Ya ABD iflas ederse

Başlıktaki sorgulama biraz hayal ürünü olarak algılanabilir. Hatta Nassim Nicholas Taleb'in kuramsallaştırmış olduğu !siyah kuğu" teorisini de andırabilir. Ancak uluslararası ilişkiler alanında dirsek çürüten herkesin hakikaten sorması ve cevaplaması gereken bir soru. Bahsedilen iflas mali değil siyasi düzeyde...

Zira ABD'nin önde gelen muhafazakârlarından Robert Kagan, "Washington Post" gazetesinin 30 Kasım 2023 tarihli nüshasında oldukça önemli bir yazı kaleme aldı. Kagan, "Trump'ın diktatörlüğü kaçınılmaz. 'Gibi' yapmamak gerekiyor" başlıklı derin incelemesinde, ABD'nin bir "dikta rejimi" ile karşı karşıya kalacağını belirtip, acı gerçeğin bu olduğuna vurgu yapıyor. Makalesini kaleme aldığında, Cumhuriyetçilerin başkan adayının 13 hafta içerisinde belli olacağını hatırlatan Kagan, partide Ron DeSantis veya Nikki Haley seçeneğinin değerlendirileceği umudunun gerçeği yansıtmadığını, Donald Trump'ın yeniden Cumhuriyetçilerin adayı olup ABD Başkanı Joe Biden'e rakip olarak sahneye çıkacağı gerçeğini kabul etmek gerektiğini vurguluyor.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Kagan'ın analizinde dikkat çeken unsurları irdelemeden önce, kendisinin kim olduğunu kısaca hatırlatmak gerekiyor. William Kristol ile birlikte 1997'de, kısa adı "PNAC" olan "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi" (Project for the New American Century) adı altında bir düşünce kuruluşu kurdu. Aralarında Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Richard Pearl ve John Bolton gibi isimlerin bulunduğu 25 kişi ile Cumhuriyetçilerin dış politikasının çerçevesini oluşturdu. Temel hedefleri Bill Clinton ve Demokratların ABD'ye "reva gördükleri" dış politikaya bir alternatif geliştirmekti.

"ABD'nin küresel liderliği hem ABD hem de dünya için iyidir" kuramını oluşturup, bunu başarmak için de "askeri gücü kuvvetli, manevi değerleri güçlü" bir ABD'yi, yani Reaganvari bir politikayı savundular. Nitekim George W. Bush da Beyaz Saray'da başkanlık koltuğuna oturduğunda, yanına PNAC'ın kuruluşunda bulunmuş bir çok ismi aldı. Bu grubun, Bush'un Irak'ı işgal politikası ve benzeri etkileri de zaten herkesin malumu. Kagan, ağızında papatya ile barışı savunan romantik bir sosyal demokrat değil. Bildiğimiz bir Neocon'cu.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Hiçbir engel kalmayacak

Bu parantezi kapattıktan sonra, Kagan'ın analizini incelemeye dönelim. Analiz, Trump'ın Cumhuriyetçilerin adayı olduğu kesinleştiği andan itibaren ABD'de siyasetinin çekim merkezinde dev bir değişiklik yaşanacağını belirtiyor. ABD kamuoyunun ruh halini, Weimar Almanyası'nın son dönemine benzeten Kagan, Amerikan halkının, Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasındaki bütçe anlaşmazlığından ve demokratik tartışma kisvesi altında işlevsiz hale gelen kurumlardan yaka silktiğine işaret ediyor.

Kagan, ABD halkının, ülkenin kurumlarının yetkilerini denetleyen adaletin mekanizmasına inancını da yitirdiğini belirterek, Trump'ın da başkan olmasını engelleyenlerin adalet mekanizmasındaki siyasi şahsiyetler olduğunu düşündüğünü hatırlatıyor. Bu çerçevede ABD'nin Anayasa Mahkemesi olarak bilinen Supreme Court'un üyelerinin önemli bir bölümünü başkanlık koltuğundayken atayan, Trump'ın yeniden seçilmesi halinde artık iktidarını durdurabilecek veya ona engel olabilecek hiçbir kurum kalmayacağını savunuyor.