Ukrayna-Rusya krizi ve NATO'nun Kovid sendromu

Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan gerilim ile Kovid arasında ne gibi bir bağlantının olabileceğini merak edebilirsiniz. Ancak maalesef iki konu birbirleriyle ilintili. Zira Ukrayna ile Rusya arasındaki krizde neredeyse savaşın eşiğine gelindi. NATO'ya üye ülkelerin askeri istihbarat birimleri, teknik jargonla 'J2', yıllardan beri Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik hasmane bir tutum içerisinde olduğunu görüntüler, sinyal ve insan kaynaklı istihbarat verileriyle paylaştılar.Diplomatlar ve siyasilerin dikkatini konuya çekmeye çalıştılar. NATO üyesi ülkelerin askeri istihbarat birimlerinin sağladığı verilerin niteliği ve niceliği son 10 yılda çok çok artmış durumda. Aynı birimlerin geçmişte NATO üyesi ülkelerin Sars tipi pandemilerle mücadele etmek mecburiyetinde kalabileceklerini, solunum yollarını hedef alan salgınlara yönelik olarak hazırlıklı olmaları gerektiğini dile getirmelerine rağmen, sağlık birimleri ve siyasiler, bu uyarıları pek kâle almadılar. Ukrayna-Rusya krizinde de aynı süreç yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Rusya'nın NATO veya AB ülkelerini bölmeye çabalamasına da gerek yok; üye ülkeler hazırlıksız, biraz bencil ve korkak oldukları için kendi iç dinamikleriyle bölünüyorlar. Nitekim 2000'li yıllardan bu yana AB enerji güvenliği konusunda çalışmalar gerçekleştirmek üzere kolları sıvadı. Bu çalışmalar 2008 yılında hesapta hızlandı. Amaç da aslında AB'nin Rus gazına bağımlılığını azaltmaktı. Enerji alanında tedarik çeşitliliğini sağlamayı hedefliyorlardı. Ancak aradan geçen yirmi yıla aşkın süreye rağmen, AB ve özellikle Almanya ile İtalya, Rus gazına her zamankinden daha fazla bağımlı durumda. NATO ülkelerinin askeri istihbarat birimlerinin Rusya'nın askeri imkân ve yetenekleri konusunda yaptığı uyarılar da diplomatlar ve siyasiler tarafından istiskal edildi.'Ver-kurtul' işlemezAlmanya'nın Münih kentinde her sene yapılan Münih Güvenlik Konferansı esnasında müttefikler, Ukrayna-Rusya krizine diplomatik çözüm aramaya devam edecekler. 2015 yılında Fransa ve Almanya'nın Normandiya formatı çerçevesinde Ukrayna-Rusya krizine buldukları, 'ver kurtul' olarak özetlenebilecek olan formül işlemedi, işlemez de. Aslolan niyet ve barışçıl yaklaşım. Hatırlayalım, Süddet krizinin baş gösterdiği dönemde de, zamanın büyük devletleri olan İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya, Münih'te bir araya gelerek, krize çözüm aramıştı. Mart 1938'de Anschluss ile Avusturya'nın Saar bölgesini ilhak eden Hitler, gözünü Çekoslovakya'da Süddet bölgesinde yaşayan 'Alman' azınlığa dikmişti. Çekoslovakya Hitler'e Süddet bölgesini vermeye razı olmuştu.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6704350;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6704350;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarguldener-sonumutukrayna-rusya-krizi-ve-natonun-kovid-sendromu-6704350' });Aktörlerin konumu ve nitelikleri değişti. Almanya ve Fransa, Minsk anlaşması çerçevesinde Donetsk ve Luhansk'da bir referandum düzenlenirse, bu iki bölgenin özerk olmaları halinde Rusya'nın bir daha kriz çıkarmayacağını ileri sürdüler. Ancak Ukrayna yönetimi kamuoyu baskısı nedeniyle bu hükümleri yerine getiremedi. 'Ver kurtul' zaten işlemeyecekti. Zira Rus anayasası, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın Rusça konuşan 'azınlıkların' güvenliğini, refahını ve bekasını sağlamak üzere Rus yönetimine yetki verir. Gelinen noktada kriz nasıl şekillenir artık pek öngörülemiyor. Ancak bir kez daha NATO ülkelerinin istihbarat birimleri krizi önceden tespit edebildi. Diplomatlar, birbirleriyle didişmekle yetindiler. Siyasiler de başka öncelik peşinde koştu. Sanki tarih tekerrürden ibaret, hamam aynı hamam, tellaklar değişiyor sadece.NATO yeni genel sekreterini arıyorNATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in görev süresi sona eriyor. 2014 yılından bu yana görevde bulunan eski Norveç başbakanı Stoltenberg, Norveç merkez bankası başkanlığı görevine gidecek. Haziran'da Madrid'te düzenlenecek olan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine kadar da yeni bir aday tespit edilmeye çalışılacak. An itibariyle bazı isimler telaffuz ediliyor. Örneğin Hollanda Başbakanı Mark Rutte gibi. Ancak 271 gün süren koalisyon görüşmelerinin ardından hükümet kuran Rutte'nin başbakanlık koltuğunu kolay kolay bırakması beklenmiyor. Bir ara ismi telaffuz edilen Belçika eski başbakanı ve halen AB Konseyi Başkanlığı görevini üstlenen Charles Michel'in ise Mart'ta görev süresinin 2.5 yıl daha uzatılması bekleniyor.Münih Güvenlik Konferansı Ukrayna-Rusya kriziyle gölgelenirken, kapalı kapıların ardında konuşulanlar arasında NATO Genel Sekreterinin kimin olması gerektiği konusu var. ABD, Kanada, İngiltere ve Fransa, Stoltenberg'in yerine gelmesi gereken kişinin bir kadın olması gerektiğini düşünüyorlar. İtalya, Belçika, Lüksemburg, Danimarka da bu fikre sıcak bakıyor. Kadın adaylar arasında eski Litvanya cumhurbaşkanı Daila Grybauskaite'in adı yeniden telaffuz ediliyor. Kulislerdeki bir başka isim ise Belçika'nın eski işgüder başbakanı ve halen dışişleri bakanlığı görevini üstlenen Sophie Wilmes.NATO Genel Sekreterliği görevini üstlenecek olan adayın, transatlantik ilişkilere çok önem veren bir isim olması gerekiyor. ABD'nin kurumdaki ağırlığını göz önünde bulundurarak, Washington'ın icazetini