Utanç

Son birkaç gündür Türkiye Futbol Federasyonu'nun mcdonald's (baş harfler yine küçük) ile imzaladığı sponsorluk anlaşması tartışma gündeminde... Elbette haklı bir tartışma bu; Gazze'de insanlığın tarihi boyunca gördüğü en vahşi soykırım gerçek-leştirilirken, bu cürümü işleyen siyonistterörist devlet israil ile beraber görünmekte, kol kola girmekten sakınca görmeyen bir küresel markanın milli takımlar sponsoru olması eleştiriyi dibine kadar hak eden bir durum... Hatta ben kişisel olarak yazının başlığına da konumladığım gibi utanç duyuyorum bundan. Söz konusu şirketin markalarına karşı bütün dünyada uygulanan boykotun yol açtığı zararları giderebilmek için son günlerde yaptığı açıklamalardan da zerre kadar etkilenmiyorum.Yapılan sponsorluk sözleşmesinin dört yıldan beri zaten uygulanmakta olduğunu ve TFF'nin kamuoyuna yansıyan imza töreni fotoğrafının Haziran 2023 tarihinde çekildiğini ben de dün Ersin Çelik dostumuzun bu anlaşmayı çok yönlü biçimde eleştiren yazısında okudum. Doğrusunu isterseniz törenin 7 Ekim'den önce yapılmış olması, benim bu kahır verici anlaşmadan duyduğum utancı azaltmadı. Sadece mcdonalds'ın milli takımlarımızın sponsoru olduğundan haberdar olmadığım için kendimi kınadım. Bu benim eksiğim, bundan haberdar olmam ve bu anlaşmanın yapıldığı ilk tarihte, yani dört yıl önce eleştiri konusu etmem gerekirdi. Bu sponsorluğun benim gibi insanları haberdar kılacak kadar etkin ve görünür kılınamamış olması teselli edici bir şey mi, o da tartışılır.Gazze'de bu vahşet yaşanmasaydı da mcdonald's markasının milli takımlarımızın sponsoru olması son derece sıkıntılı... Sadece siyonist dünya ile ilgili sermaye ilişkileri bakımından değil, daha fazlası var. Dünyada sportif faaliyetlerle kendini aklamaması gereken markaların başında mcdonald's geliyor çünkü. Neden Çünkü günümüzde yanlış beslenmenin ve fast food kültürünün sembolü bu marka... Obezliğin temel müsebbiplerinden de biri... Üstelik bilinmeyen şeyler de değil bunlar! İnternet üzerinde bununla ilgili onlarca bilimsel çalışma bulabilirsiniz. Ama daha pratik bir yol izleyip, yine bir Amerikalı, Morgan Spurlock tarafından çekilen 'Super Size Me-Şişir Beni' belgeselini izlemek yeterli olacaktır. 'Şişir Beni' belgeseli kendini kobay olarak kullanan yönetmenin bir ay boyunca sadece mcdonal's ürünleri tüketerek yaptığı feci deneyi anlatıyor. Deneyin başında kapsamlı bir doktor kontrolünden geçen ve herhangi bir sağlık sorunu olmadığı tespit edilen 32 yaşındaki Spurlock, sadece mcdonald's menülerinden beslendiği ilk üç haftanın sonunda kalbinde ritim bozukluğu yaşamaya başladı. Doktorların uyarılarına rağmen deneyi sürdürdü. Bir ay dolduğunda Spurlock tam 13 kilo almıştı. Vücut yağ oranı yüzde 60'ın üstünde artmış, karaciğeri ciddi şekilde zarar görmüş, kalp krizi görme riski