İstikamet her şeydir!

Hayat bir koşuşturmaya dönüştüğünden beri, yaşadıklarımızın, etrafımızda olan bitenlerin, içinden geçip gittiklerimizin mahiyetini düşünmeye pek vakit bulamıyoruz. Her şey olup bitiyor, biz ancak ondan sonra kendimizi o olan şeyin bir tarafında konumlandırıyoruz. Yapıp ediyor gibi göründüğümüz şeylere çoğu zaman sadece maruz kalıyor, razı oluyor ya da teslim oluyoruz. Kendi hayatlarımızın çoğu zaman gerçek faili değiliz, sadece öyle görünüyoruz. Aslında bir akıntı var, bizi gittiği yere doğru götürüyor. Bunun ne kadar farkındayız pekiÇoğumuz adını koyacak kadar düşünmüş değiliz bu durumu. Bir kısmımız bunları düşünürsek üstümüze bir ağırlık olarak çökeceğinden korkuyoruz bu kaygıların. Yine de hemen hepimizin içinin bir köşesinde bir şeylerin yanlış gittiğine dair bir endişe, bir his, bir tedirginlik var. İçimiz rahat etmiyor pek. Bu derinden akan derdin peşine düşme cesareti gösterenler, Muhtemel ki bugün içinden akıp gitmekte olduğumuz hikayede mahsur kalmış gibi hissediyor kendini. Nasıl bir şey bu Sanki buraya ait değilmişiz, başka bir hikayenin kahramanları olmamız gerekiyormuş gibi bir şey... Demek içimizde bugün gittiğimiz istikamete direnç gösteren bir şeyler var. Kulağımıza asıl gitmemiz istikameti fısıldayan bir şeyler... Duyabiliyor muyuz peki o sesi Yazık ki, hayır! O kadar büyük bir gürültünün, o kadar telaşlı gelgitlerin içinde yaşıyoruz ki, duyamıyoruz maalesef kendi iç sesimizi ve bize söylediklerini.Yıllardır bu kaotik gidişatın içinden insanımızın, bu toprakların, bu toprakların mayası olan mânâ ikliminin öz hikayesini çekip çıkaran ve kayda geçiren değerli büyüğümüz, hepimizin ağabeyi Mustafa Kutlu, son dönemde aslî istikametimizi hatırlatan kitaplarla o iç sesi duyabilmek adına yeni fırsatlar sunuyor bize. Son kitabı 'Kendini Aş Haddini Aşma', bu derûnî hatırlatma mesaisinin son meyvesi, son tezahürü... İsterim ki hiç değilse içindeki o tarif edemediği sızının hatırına okusun, oradan kendi derdini bulup çıkarsın, kendi kimliğinin, kendi aidiyetinin, kendi imanının şuurunu yeniden kazanmak için adımlar atsın. Aslında sadece bu son kitap değil, Mustafa Ağabey nicedir bu gazetedeki sütununda ve sonrasında yazılarını bir araya getirdiği eserlerinde hep bu derdin adını koyuyor ısrarla.