Gençleri suça sürükleyen bir tehdit: Batılı ülkelerde aşırı sağ örgütler

Prof. Dr. M. Burak Gönültaş
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi
emailprotected Aşırı sağ örgütler, çocuklara ulaşmak için her türlü yöntemi deneyeceklerdir. Günümüzde sosyal medya gençlere ulaşmanın en kolay yöntemi hâline gelmiştir. Üstelik pandemi sonrası ülkelerin yaşadığı ekonomik bunalımlar, işsizlik tehdidi gibi problemlerin de sosyal medya üzerinden köpürtülerek göçmenlerle ilişkilendirilmesi, tehdit altında olma duygusunu körüklemektedir. Örgütler ağırlıklı olarak 13-18 yaş grubu çocuk ve gençleri hedef almaktadırlar. Bu nefret hareketi, kişilere oyun platformları başta olmak üzere sosyal medya uygulamaları ve fitness kulüpleri aracılığı ile ulaşmaya çalışmaktadır. Gözetim ve rehberlik sayesinde çocuklar örgütlerin ağına düşmez. Modern dünyada çocuklarımızın herhangi bir tehditle karşı karşıya kalmadığı bir gün ne yazık ki geçmiyor. Son dönemde yaşanan hızlı sosyal değişimler çocukların savunmasız kalmasına sebebiyet vererek, doğrudan mağdur olmalarını ve ağır zararlar görmelerini kolaylaştırmaktadır. Yetişkinlerin dizayn ettiği bu dünyada, çocukların hiç zarar görmeyeceği ortamlar ve şartlar oluşturma hususunda bir hassasiyetin oluşması kaçınılmaz hâle gelmiştir.Millî İstihbarat Akademisi tarafından neşredilen "Batılı Ülkelerde Aşırı Sağ Hareketler" (2023) değerlendirme raporunda özellikle pandemi sonrası başta Avrupa olmak üzere Batı ülkelerinde gelişen aşırı sağcı, Türk ve İslam karşıtı nefret hareketlerinin gelişimi ve eylem biçimleri oldukça teferruatlı bir şekilde aktarılmaktadır. Raporda bu nefret hareketinin oluşturduğu tehditlerin tabiatı, gösterilme şekilleri ve uygulayıcı profillerinin yanı sıra çocukların bu nefret hareketine nasıl sürüklendiklerine dair önemli tespitler de mevcuttur. Biz de raporun daha çok bu kısmına odaklanacağız. Öncelikle, çocukları bu nefret suçu içine çekebilmek için nasıl kullanılabileceklerine yönelik raporda yer alan tespitleri şöyle sıralayabiliriz: Aşırı sağ hareketler çocuklara ulaşmak için özellikle sanal platformlar üzerinden hareket etmektedir. Faaliyetlerin önemli bir çoğunluğu online ortamlarda organize edilmektedir. Eylemlere ve faaliyetler fiziki katılım şu sıralar sınırlı seviyededir.Ağırlıklı olarak 13-18 yaş grubu çocuk ve gençleri hedef almaktadırlar. Bu nefret hareketi, bu yaş grubu çocuklara oyun platformları başta olmak üzere sosyal medya uygulamaları ve sağlıkfitness kulüpleri aracılığı ile ulaşmaya çalışmaktadır.Aşırı sağ hareketler ideolojik propaganda süreçlerinin akabinde bu grubu "yalnız aktör" saldırılarına yönlendirmektedirler. "Yalnız aktör" saldırıları genellikle Müslüman kesimlere yönelik düzenlenmektedir ve bu eylemler hareketin intikam duygusuna hizmet ederek Müslüman toplum nezdinde geniş çaplı bir huzursuzluğa neden olmaktadır. "Yalnız aktör" saldırıları Avrupa'da ciddi bir potansiyel taşımaktadır.Saldırganlar (çocuk ya da yetişkin olabilir), gerçekleştirdikleri eylemlerde motifini ve amaçlarını detaylandırdıkları bir manifesto belgesi açıklamaktadırlar.Gruplar, saldırganları "azizlik!" unvanı ile tanımlayarak özellikle gençleri tesir altında bırakma çabasındadırlar.Orta ve uzun vadede kışkırtıcı eylemlerin sosyolojik açıdan devletleri etkileme potansiyelleri vardır ve topluma olumsuz olarak yansımasının daha yüksek olabileceği değerlendirilmiştir.Aşırı sağ hareketler, ülkeler bazında farklı özellikler ihtiva etmektedir ve aşırı sağcı grupların etkinlik seviyesi, ülkelerdeki aşırı sağcı eylemlerin seyrini doğrudan etkilemektedir. Avrupa'da göçmen karşıtlığı ile yabancı düşmanlığı ve İslamofobi dikkat çekici bir seviyedeyken, ABD'de ise aşırı sağcılık yükselmekte ve bu grupların silahlı saldırı düzenleme potansiyellerinin daha yüksek olduğu düşünülmektedir. Dünyada 2015 yılından bu yana ideolojik motifli saldırılar ciddi seviyede artış göstermiştir.() NEFRET SUÇLARININ DOĞASI Nefret suçu işleyen insanlarda nefret duygusu hâkimdir, bu insanlar özgür düşünemezler ve hoşgörülü davranamazlar. Nefret suçları hoşgörüsüzlük saikı ile işlenir. İnsanların zararlı olmayan farklılığına tolerans gösterilmez ve farklılıklarına yönelik önyargılı bir bakış açısı geliştirilerek kin duyulur. Bu duyguların hâkim olduğu insanlar, farklı olan kişilerin özel gördükleri ve korudukları değerlerine yönelik baskı, korkutma, yıldırma, gözdağı verme, saldırma ve hatta hayatına kastetme gibi zarar verici davranışlarda bulunurlar.()Her ne kadar yukarıdaki tespitler Batılı ülkeler nezdinde olsa da günümüz sosyal problemlerinin hızla globalleşen tabiatı, bu tür nefret oluşumlarının Türkiye'nin çocuklarına ve gençliğine sirayet etme potansiyelini arttırmaktadır. Rapordaki tespitler ışığında şu söylenebilir ki, "öteki"ye yönelik dışlayıcı, hakir görücü, nefret içeren bir söylem ya da davranış, çeşitli şart ve ortamlarda gelişerek silahlı saldırı (terör eylemleri gibi) şeklinde tezahür edebilir. Farklı insanlara karşı nefret ifadeleri ile toplumunu, ırkını vs. koruduğunu sanarak birtakım kışkırtıcı tavırlarda bulunmak, diğer insanları da tahrik edebilir, şiddetin dozajını arttırabilir ve neticede masum insanların zarar görmelerine sebebiyet verebilir. ÖRGÜTLERİN ÇOCUK VE GENÇLERE ULAŞMA YÖNTEMİ Raporda yapılan tespitte de görüldüğü üzere bu tür örgütler çocuklara ulaşmak için her türlü yöntemi deneyeceklerdir. Günümüzde sosyal medya gençlere ulaşmanın en kolay yöntemi hâline gelmiştir. Hele ki pandemi safhasında sosyal medya kullanımının çocuk ve genç gruplarındaki artışı bu tür nefret oluşumları ile çocukların etkileşme ihtimalini arttırmıştır. Üstelik pandemi sonrası ülkelerin yaşadığı ekonomik bunalımlar, işsizlik tehdidi gibi problemlerin de sosyal medya üzerinden köpürtülerek ülkede yaşayan göçmenlerle ilişkilendirilmesi, bu gruplarda göçmen gibi farklı insanlara karşı kendini tehdit altında hissetme hâlini körüklemektedir. Örneğin, "Memleket bozuldu", "Suçlar arttı", "Gelecekte işsiz kalabilirim" vs. gibi sözlere sıklıkla maruz kalan çocuk ve gençler, kendilerini tehdit altında hissedebilirler. Akabinde ise örgüt devreye girerek ideolojisini enjekte etmeye başlamaktadır. Bu tür nefret içerikli bir ideolojiye maruz kalan çocuk ve gençler ise kendini tehdit altında hissetme durumundan "var olabilmek saiki ile" tehdit edici bir anlayışa sahip hâle dönüşebilirler. Bu hissin neticesi olarak saldırı ve şiddetin ortaya çıkması kolaylaşır.Çocuk ve gençlerle bir diğer etkileşme ortamı ise fitness, GYM gibi spor alanları olabilir. Özellikle erkek çocuklarında ergenlik dönemi ile birlikte başlayan kimlik arayışı ve aidiyet hissini tatmin ihtiyacı, toplumda güçlü ve kaslı görünen kişilerin makbul olduğu anlayışına bağlı olarak çocuk ve gençlerin bu tip kişileri model almasına sebep olabilir. Çocuk ve gençler spor yapma, sağlıklı olma amacından daha çok güçlü-yakışıklı görünme saikiyle spor alanlarına yönelebilirler. Bunun farkında olan örgütler de çocuklarla etkileşime geçerek, ideolojilerini pompalama fırsatını yakalarlar ve bu çocuklara toplumdaki birtakım grupları hedef göstererek, bunlar üzerinde güçlerini gösterebileceklerini telkin edebilirler. Böylece çocuk ve gençlerin şiddet içerikli eylemleri yapmaları hâlinde güçlü görüneceklerini, kendi toplumlarında fark edileceklerini, popüler olacaklarını ve herkesin saygı duyacağını vadederler.Kısacası tehdit altında olma duygusu taşıyan veveya güçlü görünme, toplumda kabul edilme gibi kimlik arayışında olan çocuk ve gençler, bu tür örgütlerin nefret içerikli ideolojilerini aktarmak için uygun hedef hâline gelmektedir. NEFRET SUÇLARI İÇİN ÇOCUKLARIN KULLANILMA BİÇİMİ Batılı ülkelerdeki aşırı sağ hareketler özelinde hazırlanan söz konusu rapora göre, dünyada bu tür motivasyonlarla hareket eden oluşumların ve bunların nefret içerikli davranış ve eylemlerinin artarak devam edeceği söylenebilir. Bu grupların varlıklarını devam ettirebilmek, eylemlerini gerçekleştirebilmek ve sansasyonel bir nitelik kazanabilmek adına her zaman eleman teminine ihtiyaçları olacaktır. Bu sebeple başta çocuklar ve gençler bu gruplar için biçilmiş kaftandır. Yıllarca diğer tandansta (sol, bölücü terör örgütleri gibi) olan terör örgütleri de hep bu yaş grubu çocuk ve gençleri hedef olarak seçmiştir. Çünkü hedef olarak seçtikleri çocuk ve gençlerin en önemli ortak yanları ergenlik dönemi ve hemen sonrasını içeren gençlik döneminde olmalarıdır. Ergenlik dönemi ile birlikte fizyolojik olarak yetişkin özelliğine kavuşan ferdin mental olgunluğu fiziki olgunluğu ile paralel değildir. Yani çocuk ve genç, içinde olduğu bu buhranlı dönemde nerede, nasıl ve ne şekilde hareket edeceğini bilemez ve makul bir şekilde hareket edemez. Böylece sahip olduğu fizyolojik yetkinliği kontrol edemediği için, fizikî gelişimi çocuk için bir dezavantaja dönüşebilmektedir.Çocuğun makul hareket etmeyi sağlayamayan mental yönü ile bir yetişkin özelliğinde olan fizikî yönü bir araya gelerek çocuk için önemli bir dezavantaja dönüşebilir. Terör örgütleri de bunun farkında olarak çocuğun ve gencin bu dezavantajlı durumlarını kendileri için avantaja çevirirler. Şöyle ki, husumet içerikli, şiddete meyyal, hoş görmemeyi rasyonelize eden ideolojisini çeşitli şekillerde pompalayarak çocuğun körpe zihnini iyice zehirler ve mental yönünü devre dışı bırakır. Böylece çocuğun makul şekilde kontrol edilemeyen fiziki yönü, örgütün eylemleri için bir vasıtaya dönüşerek kolaylıkla kullanılabilir. Yani yaptığı davranışı sorgulamayan, getirisini götürüsünü bilmeyen, üstelik inandırıldığı grubu koruduğunu sanarak ulvi bir iş yaptığını düşünen biri olarak her türlü şiddeti işler ve örgütün eylem aparatı hâline gelir. Örgüt, çocuk ve genç eyleme giriştiğinde ise yakalanmasını daha çok arzular, çünkü hem sansasyon gerçekleşmiştir hem de cezaevine giren genç dışarı çıktığında örgüte olan bağlılığı daha çok artacaktır. Böylece çocuk etrafındaki olumlu şeylere kapalı duruma gelecek ve ideolojik olarak motive olduğu nefret davranışlarını gerçekleştirmesi hem daha kolay hem de daha şiddetli olabilecektir. Hele ki çocuk ya da genç eylemler sırasında hayatını kaybederse, örgüt hemen yerine birini koyacak ve ölen genci de "aziz", "dava adamı" vs. gibi ifadelerle yüceleştirerek diğer örgüt elemanlarının eylemlere ikna edilmesi için kullanabilecektir.