'Masa'daki sivil 27 Mayıs hayali

Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Cumhurbaşkanının yetkilerinin "altılı masa"daki liderlerin çizecekleri çerçeve veya kayıtlamaya göre kullanılmasının öngörülmesi bize göre Anayasanın hukuka aykırı olarak değiştirilmesi mahiyetindedir. Masanın geçiş dönemi düzenlemesine teşebbüs etmesi bizce 27 Mayıs darbesinin bir benzerinin siviller tarafından yapılmasıdır. Muhalefet partilerinin kurduğu altılı masa, "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi" yerine "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi" getirmeyi hedeflemekte ve bunun için bir geçiş dönemi öngörmektedir. Masadaki genel başkanların açıklamalarına göre, geçiş döneminde Cumhurbaşkanı, Anayasa'daki düzenlemenin kendisine verdiği görev ve yetkileri masadaki 6 genel başkanın önceden belirlediği esaslar ve vazife döneminde alacakları kararlar çerçevesinde kullanacak ve bunu da aday olarak ilan edilmeden yazılı olarak taahhüt edecektir. Esasen Cumhurbaşkanı adayı, bu şekilde görev yapmayı kabul edecek ve de seçimi kazanabilecek bir şahsiyet olacaktır. Geçiş döneminde Anayasa değiştirilecek, Cumhurbaşkanının halkın oyuyla değil, Meclis tarafından seçilmesi kabul edilecektir. Bu değişiklik, gerekli milletvekili sayısı elde edilmişse halk oylaması yapılmadan, bu sayıda milletvekili çıkarılmamış ise halkoyuyla yapılacaktır. TUTARSIZ BİR PLAN Bizce, masanın bu planı son derece tutarsızdır; çok yönden 1982 Anayasasına aykırıdır ve "sivil komite" niteliğindedir. Parlamenter sistemin ne şekilde güçlendirileceği ortaya konmamış, bu konuda yapılan müzakereler sonucundaki ortak açıklamada kamuda kadın üst düzey idareci sayısının artırılacağı gibi hükûmet sistemi ile ilgisi olmayan seçim vaatlerine yer verilmiştir. Anayasa değişikliği ile halkın Cumhurbaşkanı seçme yetkisinin kaldırılması, muhtar, belediye başkanı ve büyükşehir belediye başkanı seçebilen vatandaşların Cumhurbaşkanı seçmesinin doğru olmadığının farz ve kabul edilmesidir. Bu değişikliğin bir de halk oylamasıyla gerçekleştirilmesi, teklifi sunanların milleti bu konuda yeterli görmedikleri anlamı taşımasının yanı sıra milletin de biz onlarca milyonluk büyükşehirlerde belediye başkanı seçebiliyoruz, fakat kendimize başkan seçmeyi beceremiyoruz, bu işi ancak milletvekilleri gereği gibi yapar kanaatinde olmasını gerektirir. Bize göre masanın bu beklentisi fevkalade isabetsizdir. Biz, geçmişteki ilginç koalisyon pazarlıkları, Meclis'te 1-2 farkla güvenoyu alınması, milletvekillerinin bir kısmının görev sürelerinin önemli bir kısmını bakanlık beklentisi içinde geçirmeleri, azınlık hükûmetleri, bir kısım bürokratlar ile basın mensuplarının bakanlık tahminleri ve temenni yorumlarıyla ülke gündeminin meşgul edilmesi, bazı iş çevrelerinin hükûmet düşürme teşebbüsleri, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin çeşitli ülke meseleleri için pazarlık konusu yapılması, komutanların aday değerlendirmeleri gibi olumsuz hatıraların, yaşı müsait seçmenleri, masanın istediği hükûmet şeklini kabul etmemeye yönlendireceğini, Masanın bu olumsuzluklara karşı nasıl bir güçlendirme yapacağı konusunda yeterli bir açıklama yapmadığını veya yapamadığını düşünmekteyiz. Cumhurbaşkanının yetkilerinin masadaki liderlerin çizecekleri çerçeve veya kayıtlamaya göre kullanılmasının öngörülmesi, bize göre Anayasanın hukuka aykırı olarak değiştirilmesi niteliğindedir. Parti genel başkanlarının böyle bir teşebbüste bulunmaları fevkalade enteresandır. BÖYLE BİR TAAHHÜT ALINAMAZ Nasıl bir milletvekili adayından, seçildiği takdirde yürütmeyi denetleme yetkisini kullanmayacağına ya da hiçbir kanun teklifi sunmayacağına dair taahhüt alınamazsa, bir cumhurbaşkanı adayından da yürütme yetkisini belirli genel başkanlarının uygun gördüğü ölçüde kullanacağına dair taahhüt alınamaz. Böyle bir taahhütname ile seçime girildiği takdirde seçmenlerden o aday için değil, cumhurbaşkanının üzerinde konumlanmak isteyen genel başkanlar masasına ya da komitesine oy istenmiş olurdu ki bu ilginç projenin anayasa düzenlemeleriyle de güçlendirileceği ileri sürülen parlamenter sistemle de bağdaştırılması ve geçiş dönemi uygulaması olduğu şeklinde de olsa savunulması imkânsızdır. Masanın böyle bir geçiş dönemi düzenlemesine teşebbüs etmesi bizce 27 Mayıs darbesinin bir benzerinin siviller tarafından yapılması, o dönemdeki Millî Birlik Komitesinin yerini Genel Başkanlar Komitesinin alması ile eş değerdir. 27 Mayıs döneminde Komitenin yüzbaşı, binbaşı rütbeli üyeleri general üyelerle birlikte ön sırada, general ve amiraller arka sırada yer alırlardı. Masanın projesine göre de partileri ülke barajını aşan masa üyeleriyle kendi partisinin değil, başka bir partinin listesinden milletvekili olan bir genel başkan ve seçimlerde belki de hiç milletvekili çıkaramayacak veya ittifakla barajı aşıp bir veya iki milletvekilliği elde edecek partilerin genel başkanları ülkemizde yürütme erki üzerinde etkili konumda olacaklardır. Nasıl Millî Birlik Komitesi'ne üye olmak; üsteğmen, yüzbaşı gibi rütbede olanlara orgeneral, korgeneral üyelerle eşit yetkiler sağlıyorsa masada olmak da partisine milletin verdiği ve vereceği oy yüzdesi fevkalade düşük olanlara da masanın diğer üyeleri ile