Güçlendirilmiş parlamenter sistem

Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Bize göre, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, çocuk hakları, kadın hakları, çevre hakları gibi özgürlük ve haklar, hükûmet sisteminden bağımsızdır. Bunlar, anayasaların devletin kuruluşunu düzenleyen kısmıyla değil, temel hak ve özgürlükleri tanzim eden kısmıyla alakalıdır... Geçtiğimiz haftalarda CHP, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Saadet Partisi, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni" başlıklı bir metni kamuoyuna açıklamışlardı. Anılan metinde, başlıca şu hususlar bulunmaktaydı: Ülke seçim barajı yüzde 3'e indirilecek, yurt dışı seçim çevresi oluşturulacak, yüzde 1 oy alabilen partiler hazine yardımından yararlandırılacaktır. Cumhurbaşkanı, 7 yıllık bir dönem görev yapabilecek, aktif siyasette görev alamayacaktır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi ile etkin denge ve denetleme mekanizmalarına dayalı bir hükûmet sistemi olacak, hükûmet Meclis tarafından kurulacak, hükûmet düşürmek için yeni hükûmetin belirlenmesi zorunlu olacaktır. Kamu yönetiminde eşitlik, tarafsızlık ve liyakat ilkeleri esas alınacak, tüm kamu kurumları ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırılacak, kadın yöneticilerin sayısı artırılacaktır. Yüksek yargı kurul ve organlarının bağımsızlık ve demokratik meşruiyetleri ile hâkimlik teminatı güçlendirilecektir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığı sağlanacak, üniversiteler özgürleşecek, Belediyelerde kayyum uygulamasına son verilecektir. Kamuda görevlendirmelerde mülakat uygulamasına son verilecek, yazılı sınav esas alınacaktır. Düşünceler özgürce ifade edilecek, şiddete teşvik, nefret söylemi ve kişilik haklarına saldırı hâlleri dışında ifade özgürlüğü sınırlandırılmayacak din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları, çevre hakları tam anlamıyla korunacaktır. Türkiye'de yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemini sürekli eleştiren muhalefet partileri, parlamenter sistemin çeşitli ülkelerde ve ülkemizde bazı, çok önemli olumsuz sonuçlara yol açmış olan zaaflarından dolayı bu sistemi doğrudan önerememekte, güçlendirilmiş bir şeklini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki parlamenter sistemin sık sık siyasi istikrarsızlığa neden olması dolayısıyla, mesela Fransa'da uzun yıllar önce yarı başkanlık sistemine geçilmiştir. İsrail'de yakın geçmişte birkaç ay arayla defalarca erken seçim yapılmıştır. Belçika'da aylarca koalisyon hükûmeti kurulamamıştır. Almanya'da koalisyon müzakereleri aylarca sürmüş, bu sürede ülkeyi seçimi kaybeden hükûmet yönetmiştir. Koalisyon hükûmeti kurulmasında, bir iki küçük partinin, birbirine çok yakın sayıda milletvekili çıkaran iki büyük parti arasındaki tercihi belirleyici olmuştur. 41 SENEDE 32 HÜKÛMET Ülkemizde, esas itibarıyla parlamenter sistem uygulanan 1961-2002 yılları arasındaki 41 yıllık dönemde 32 hükûmet kurulmuştur. Bu dönemdeki 12 Eylül darbesinden itibaren 3 yıl askerî idare dışında, hükûmetlerin ortalama görev süresi 1,5 yıl kadar olmuştur. Parlamenter sistem döneminde, 10 devlet bakanı olan, yalnızca Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden sorumlu olan Devlet Bakanlığı bulunan, bir kısmı partilerinden koparılıp bağımsızlaştırılmış 35 kişilik hükûmet bile kurulmuştur. Bu 35 kişi, Meclis'teki güven oylamasında kendi kendilerine güvenoyu vermiştir. Bazen 222'ye karşı 224 oyla hükûmet güvenoyu alabilmiştir. Parlamenter sistem uygulandığında bakanlıklar milletvekillerine, koalisyon pazarlığı ve parti içi dengeler esas alınarak dağıtılmış, pek çok milletvekili sürekli bakanlık beklentisi içinde tutum belirlemiştir. Söz konusu sistemde, yürütme organı, parlamento çoğunluğuna dayandığından, yürütme organı, parti disiplini dolayısıyla istediği kanunları çıkarabilmiş, yasama organını yönlendirebilmiştir. Kanunlar, yürütme organı ve idare tarafından hazırlanmış, yasama ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrılığı esası giderek zayıflamış, yürütme ve idare belirleyici olmuştur. Zayıf bir oy çoğunluğuyla görev yapan hükûmetler döneminde, atanmış görevliler seçilmişlerden daha fazla etkili olmuşlardır. Genelkurmay Başkanları, her hafta Cumhurbaşkanıyla görüşmüşler, ertesi gün Cumhurbaşkanı ve Başbakan görüşmesi yapılmıştır. NATO toplantılarında Genelkurmay Başkanı, diğer ülkelerin Bakanlarıyla ön sırada yürümüş, Millî Savunma Bakanı ise Genelkurmay başkanlarıyla birlikte arkalarında yer almıştır. Bizce, muhalefet partilerinin "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni"nde belirtilen hususların büyük çoğunluğunun,