Gazze dramında sosyal medya da ablukada

Doç. Dr. Ali Murat Kırık
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Gazze'de yaşanan insanlık dramı, pek çok şeyle birlikte basın özgürlüğü mefhumunu bir defa daha tartışmaya açmış, Gazze'de öldürülen 40'a yakın gazetecinin yanında Batı medyasında sansür artmıştır. Basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Medya ve internet, insanların düşünce, ifade ve bilgiye erişim özgürlüğünü korumak için kritik öneme sahiptir. Sansür, bu özgürlüklere müdahale edebilmekte ve demokratik değerleri zayıflatabilmektedir. Özellikle sosyal medya platformlarında nefret söylemi ve şiddet görüntülerinin sunulduğu bahanesiyle alenen gerçekleştirilen sansür vesilesiyle "Dijital dünyada özgürlük var mıdır" sorusu, tekrar gündeme gelmiştir. Bu sorunun cevabına geçmeden önce mevzunun geçmişine bakmak gerekmektedir...İNTERNETİN TEMELİ VE GÜNÜMÜZ İLETİŞİM DÜNYASININ İNŞASIİnternetin temelleri 1960'lı yıllarda ABD'deki ARPA tarafından başlatılan ARPANET projesi ile atıldı. ARPANET, bilgisayarlar arasında veri iletişimini sağlayan ilk büyük ağdı. 70'li yıllara geldiğimizde ise ARPANET, daha fazla üniversite ve araştırma kurumu tarafından kullanılmaya başlandı. TCPIP adlı iletişim protokolü, bu dönemde geliştirildi ve internetin temelini oluşturdu. 1990'larda World Wide Web (WWW) olarak bilinen, metin, resim ve video içeriklerini birleştiren bir hipermetin sistemini içeren web tarayıcılarının geliştirilmesi, interneti yaygınlaştırdı. 2000'lerden günümüze değin geçen süre zarfında ise internet kullanımı hızla arttı ve sosyal medya, çevrim içi ticaret, video paylaşım platformları gibi yeni çevrim içi uygulamaların ortaya çıkması, interneti daha etkileşimli hâle getirdi. 2010'lara geldiğimizde ise mobil cihazların ve kablosuz internetin yaygınlaşması, Internet kullanımını daha da artırdı.SOSYAL MEDYA İLE GELEN DÖNÜŞÜMSosyal medyanın temeli, online sosyal ağlarla atıldı. 1990'ların sonlarına doğru ve 2000'lerin başlarında, Friendster, Myspace ve LinkedIn gibi platformlar, insanların çevrim içi olarak sosyal bağlantılar kurmalarını sağladı. Ancak bu platformlar daha spesifik amaçlara yönelikti. 2000'lerin ortalarında ise Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformları popülerlik kazanmaya başladı. Sosyal medya platformları ile her ne kadar katılımın arttığı ve farklı görüşlerin yansıtıldığı düşünülse de çoğu zaman kullanıcıların paylaştığı içerikleri denetlemek ve kullanım politikalarına uymayan içerikleri kaldırma bahanesiyle bazı adımlar atılmaya başlanması sansür mekanizmasını ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla sansür belki de günümüz sosyal medyasının yaşadığı en temel problemlerden biri durumuna gelmiştir. GAZZE'DE ÇARE SOSYAL MEDYA OLABİLDİ MİTam da bu noktada günümüzde yaşanan İsrail-Hamas çatışmasında benzer bir durum yaşanmakta, İsrail tarafından Gazze'de âdeta bir katliama imza atılmakta, bütün insanlığa ciddi bir trajedi yaşatılmaktadır. Bütün bu hadiseler yaşanırken sosyal medyada ise ciddi bir sansür kendisini göstermektedir. Hemen hemen her noktada kuşatma altında bulunan Gazze'den sesini duyurmak isteyenler, sosyal medyaya başvursa da görüntülerin ve içeriklerin filtrelenmesi, gölge yasaklamanın uygulanması, gerçeklerin dünyaya duyurulması noktasında ciddi bir engelle karşı karşıya kalmaktadır. "Sosyal medya taraf mıdır" sorusu akıllara gelmektedir.Evet, reel hayatın bir yansıması olarak kabul edebileceğimiz sosyal medya platformları da mevcut düzenden etkilenmekte, hatta çoğu zaman ırkçılık ve ayrımcılığın yayılmasına katkıda bulunmaktadır. Sosyal medya platformları, kullanıcıların gerçek kimliklerini gizleyerek anonimliklerini koruma imkânı sağlar. Bu durum, bazı kişilerin online ortamda daha cesur ve sorumsuz davranmalarına yol açabilir. Sosyal medya platformları, yanlış bilgilerin de hızla yayılmasına zemin hazırlayabilir. Yanlış bilgiler veya yanlış temellendirilmiş ırkçı iddialar, sosyal medyada hızla paylaşılabilir ve bu, insanların ayrımcı düşüncelere maruz kalmasına sebep olabilir. Sosyal medya, kadınlar ve azınlıklar gibi gruplara yönelik çevrim içi taciz ve siber zorbalığın yayılmasını kolaylaştırır. Sosyal medya platformları ise ötekileştirmeyi önlemek ve sınırlamak için bir dizi tedbir almıştır. Bu önlemler, platformdan platforma değişebilir. Genel olarak bu mecralar, kullanıcıların bu platformları kullanırken uymaları gereken kullanım şartları ve kurallar belirler. Bu kurallar, nefret söylemi, ayrımcılık ve ötekileştirmeyi yasaklar. İhlal eden hesaplar veya içerikler tespit edildiğinde, bu hesaplar askıya alınabilir veya içerikler kaldırılabilir. Aynı şekilde kullanıcıların problemli içerikleri raporlamalarına ve bu içeriklerin incelenmesine imkân tanır. Kullanıcılar, nefret söylemi içeren veya ötekileştirici olduğunu düşündükleri içerikleri bildirebilirler. Platformlar, bu tür raporları değerlendirir ve gerektiğinde tedbir alır. Bazı platformlar, içerik önerilerini ve kullanıcıların haber akışını daha dikkatli bir şekilde filtrelemek için özelleştirilmiş algoritmalar kullanır. Bu, ayrımcılığı pekiştiren içeriklere karşı daha fazla hassasiyet sağlar. Fakat kimi zaman tam tersini de yaparak sansüre sebebiyet verebilirler. Zira zaman zaman sosyal medya mecralarının çifte standart gerçekleştirdiğini ifade edebilmek mümkündür. Ancak sosyal medyayı daha iyi anlayabilmek için istatistiklere değinmek yerinde olacaktır.SOSYAL MEDYADA HASHTAG'LER SAVAŞIYOR2023 yılı itibarıyla bütün dünyada sosyal medya kullanıcı sayısı 4,9 milyardır. Bu, dünya nüfusunun yaklaşık 60'ına denk gelir. Son 12 ayda, aktif sosyal medya kullanıcı sayısı 190 milyon artarak yıllık 4,2 büyüme göstermiştir. Bu durum savaşların artık sosyal medya cephesinin olduğunu bir defa daha gözler önüne sermiştir. Nitekim hashtag'ler aracılığıyla ilerleyen bir savaş da söz konusudur. BBC İzleme servisi 7-25 Ekim tarihleri arasında İsrail ve Filistinlilere çoğunlukla X platformu üzerinden destek veren etiketlerin hacmini ve erişimini incelemiş ve belli rakamlar sunmuştur. Buna göre; Filistinlileri destekleyen altı hashtag'in 11 milyondan fazla paylaşımda kullanıldığı bulunmuş, İsrail'i destekleyen hashtag'lerin ise 3,5 milyondan fazla paylaşımda yer aldığı belirtilmiştir.SOSYAL MEDYADA SANSÜR NASIL YAPILIYORHashtag'lerden de anlaşılacağı gibi sosyal medya platformlarında Filistin ve Gazze'ye yönelik uygulanan sansür, İsrail hükûmeti ve destekçileri tarafından, Filistinlilerin yaşadığı insan hakları ihlallerini ve İsrail'in saldırılarını kamuoyundan gizlemek maksadıyla kullanılmaktadır. Bu sansür, çeşitli şekillerde uygulanmaktadır. İlk olarak, içeriklerin kaldırılması bu sansürün temel bir unsuru olarak karşımıza çıkar. İsrail hükûmeti ve destekçileri, Filistinlilerin yaşadığı insan hakları ihlallerini ve İsrail'in saldırılarını gösteren içerikleri, sosyal medya platformlarından kaldırmaya çalışmaktadır. Bu noktada ABD ve AB Komisyonu da devamlı ilgili sosyal medya platformlarına ültimatom vermektedir. Bu içerikler, fotoğraflar, videolar, mesajlar, gönderi ve "hikâye" gibi farklı formatlarda olabilir. Ayrıca, hesapların askıya alınması da bir diğer sansür biçimidir. İsrail hükûmeti ve destekçileri, Filistinlilerin yaşadığı insan hakları ihlallerini ve İsrail'in saldırılarını eleştiren hesapları sosyal medya platformlarından askıya aldırmaktadır. Gazeteciler, aktivistler ve hatta sıradan vatandaşların hesapları hedef alınmaktadır.