ABD'nin geleceği ve 4. Dünya Savaşı

Dr. Cafer Talha Şeker

İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğr. Üyesi KASAM

Radikal bir görüş gibi görünse de şunu söylemekten imtina etmiyorum: 3. Dünya Savaşı, nükleer silahlara başvurmadan biyolojik silahlarla bir pandemi üzerinden yaşandı ve bitti. Kasım 2024'ten sonra dümene geçenler ise hâlihazırda yaşanan politik sarsıntıyı daha da artıracaklar; savaşmak için geliyorlar!

İlk iki dünya savaşında cepheler belliydi, savaştan sonra tazminatlar ödenmişti. 3. Dünya Savaşı ise birwhodunit(kim yaptı) polisiye romanı gibi oldu. Failler dünya kamuoyundan saklı kaldı. Çünkü saldırıyı kim(ler)in yaptığı ilan edildiğinde suçlu tarafın kabul etmesi gerekir. Bu büyük bir insanlık suçu sayılacağından suçu kabul eden taraf çok büyük bir tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Bu da suçluların servetine el konmasıyla veya yeni bir büyük savaşla (Dördüncü Dünya Savaşı) sonuçlanacaktır.

Büyük hesaplaşma biyolojik ve siber saldırılar üzerinden devam edecek gibidir.

Gelişmiş ülkeler geleceğe yatırım yaparlar. Bu yüzdengelecek senaryolarıbu ülkelerde çok önemsenir ve stratejistlerin danışmanlığında çalışan Batılı düşünce kuruluşlarının varlık sebebidir. Bunlar tahminlerinde isabet etseler de yanılsalar da gelecek senaryolarından vazgeçmezler. Bu yazıdaABD'nin geleceğiüzerinden aslında kendi geleceğimize bakarken önce son yıllarda yaptığım bazı tahminleri arz edeceğim; sonra Donald Trump'ın seçimi kazanması hâlinde yaşanacaklara dair öngörülerimi sunacağım.

YAKIN GEÇMİŞTE YAŞANANLAR

Ağustos 2018'de bir TV programında "3. Dünya Savaşı başladı!" dediğimde bana taraflarcepheler sorulmuştu. Cevabımda cephe mantığının ilk iki dünya savaşından farklı olduğunu çünküyeni harpimkânlarıyla artık savaş mantığının da değiştiğini söylemiştim.

Benim gördüğüm şuydu: O günlerde Başkan Trump'ın arkasındaki lobiler ve stratejistler,Avrupa-Çinhattındaki iş birliğiniABD'ye bir saldırıolarak görüyordu. Çin'deki yeni dünya bankasını destekleyenlere ve teknolojiyi Asya'ya aktaranlara ateş püskürüyorlardı. Nihayet savaş ilan ettiler! Biz de bu savaştan hemen nasibini alan ülkelerden biri olduk! TL hızla eridi, enflasyon ateşi yükseldi. Global sermayeden borçlanarak geçici kalkınma mevsimi yaşayan ekonomiler iflas çukuruna yaklaştı.

2019'da küresel piyasa çok fazla gerilince yıl sonunda ezber dışı bir bilanço önümüze serildi: Küreselleşmebiyolojikbir saldırıyla yerle bir edildi.

Mart 2020'de dünyayı durduranpandemiilan edildi. Aslında ABD'de ekonomi çok iyiydi; başkanlık seçimlerine sekiz ay kalmıştı. Onlarca yıl sonra işsizlik 4'ün altına inmişti. Trump'ın ikinci defa seçileceği garanti gibiydi. Pandemi, Amerikan ekonomisini dağıttı; İşsizlik 4'ten 17'ye fırladı;50 milyon ABD vatandaşıişsizlik desteğine başvurdu. Böyle bir şey ancak dünya savaşında görülebilirdi.

Kasım 2020'deki başkanlık seçimi çok sıra dışıydı. Sonuçlara itiraz edildi. Trump kazandığını iddia etse de Beyaz Saray'a Biden geçirildi. Eski başkan ile yeni başkan arasında devir teslim merasimi yapılmadı. Başkente yürüyen radikal Cumhuriyetçiler kongre binasını işgal ettiler; kan döküldü.

Ocak 2021'de yazıp sosyal medya hesabımda yayınladığım bir gelecek senaryomda; önümüzdeki dönemdeABD başkanına suikastdüzenleneceğini ama bu suikasttan kurtulup istifa edeceğini öngördüm.Temmuz 2024'te gerçekleşen bu suikast başkanı değil başkan adayı Trump'ı hedef almış olsa da olayın sonucu Başkan Biden'a isabet edip onu istifa ettirdi. Aynı gelecek senaryomdaİran'da radikal değişimyaşanacağını vesiber(Big Data) rekabetin kızışacağını tahmin etmiştim. İran Cumhurbaşkanı öldü; yerine Türk-Fars dünyasına hitap edecek biri getirildi.Siber savaşlarda sinyal vermeye başladı. Henüz gerçekleşmemiş tahminlerimiz başka bir yazının konusudur

Elbette geleceği tam olarak bilemeyiz; tam isabet iddiasında da değiliz. Lakin geleceği tahmin etmek, olayların nereden gelip nereye doğru gittiğini analiz etmek mecburiyetindeyiz. İnsanları dehşete düşürmeden, huzuru bozmadan gördüklerimizi yazmak ve anlatmak vazifemizdir. Tarih ilmi geçmişi tahlil eder; uluslararası ilişkiler disiplini ise geleceği öngörme iddiasındadır. Her iki disiplinden nasibini almış, farklı devlet arşivlerini incelemiş ve küresel düşünce kuruluşlarını takip etmiş bir araştırmacı olarak öngördüklerimi paylaşıyorum ve şunu görüyorum:Büyük güç, geçmişten geleceğe uzanan bir ipin üzerinde yürüyebildiği kadar büyüktür. Ülkemizde de basit gündemlerden kurtulup gelecek senaryolarına kafa yorulmalıdır. Zira üzerimize esen değişim dalgaları bütün bildiklerimizi unutturma iddiasıyla geliyor.

Kendi senaryolarımızı özetledikten sonra şimdi ABD'ye bakalım. Çünkü, dünyanın geleceğini büyük güç ABD'nin gelecek tartışmaları üzerinden okuyoruz.

SİYASİ GELECEK SENARYOSU

The Economist, Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı Seçimi için "2023'te dünyanın en önemli seçimi" diye manşet atmıştı. Süper güç olmadığımız hâlde bizim için önemli olanın dünya için de ne kadar mühim olduğunu görmüştük. ABD için önemli olanın dünya için tesiri elbette daha fazladır. Bu yüzdenkasım ayındaABD'de yapılacak başkanlık seçimi sadece ABD veya dünya için değil gelecek için de kritik önem arz ediyor. Bu seçimi Cumhuriyetçi lobilerin desteklediği Trump kazanırsa Amerikan devlet kurumlarında büyük bir kapışmanın başlayacağını söyleyebiliriz. Bunun bütün dünyada yansımaları olacaktır.

Trump devrinden beri ABD'ninAnayasa Mahkemesi, Cumhuriyetçilerin elindedir. Ancak Demokratların kontrolündekiAdalet Bakanlığı,CIAileFBIgibi çoğu istihbarat kuruluşu Trump'ın aleyhindedir. Trump devrinde atanan generaller ve muhafazakâr kadrolarla dikkat çekenPentagon'daki Savunma Bakanlığı, Genelkurmay ve askerî istihbarat daireleri seçim sonrası yeni müdahalelerle Hıristiyan-Siyonist-Cumhuriyetçi-Muhafazakâr kesimin yıkılmaz kaleleri yapılmak istenecek.

ABD'nin Orta Doğu siyasetide seçim sonrası yeni politikayla bölgede yeni aksiyonlar başlatabilir. 2017'de Trump'ın Arabistan ve İsrail ziyaretinden sonra bir Katar krizi başlamıştı. Biden hükûmeti gelince Katar'ı rahatlatıp İsrail'e baskı yaptı.Trump hükûmetinin İsrail'deki müttefikiNetanyahu'nun liderlik ettiğiMuhafazakâr-Siyonistittifaktır.Liberal Siyonistlerile dost olan Biden hükûmetinin Netanyahu ile arası çok kötüydü. Hatta Biden devrinde yaşanan7 Ekim Olayıdikkat çekicidir ve muhtemelen uzun yıllar sırrını koruyacaktır.

CIA'in Mossad ile Hamas arasında diplomasi yaptığı günlerde Başkan Biden'ın önüne istihbarat dosyalarını koymakla vazifeli birCIA yetkilisinin sosyal medyada İsrail'e karşı Filistin bayrağı paylaşmasıunutmamalıdır. Bir TV programında bunun ne demek olduğundan bahsettim ama Türkiye'de bu pek konuşulmadı. Ülkemizde ABD'nin İsrail'in hamisi olduğu biliniyor ama iki ülke arasındaki ittifak cephelerinde yaşanan mücadele ve işlerin nasıl yürüdüğü pek konuşulmuyor. Trump'ın başkan olması hâlinde ABD'nin Küreselci-Demokrat kanadı tekrar Filistin'i kullanmayı deneyecektir. Biz de "Gavurların bile Filistin davasında bizden daha duyarlı davrandığını" zannetmeye devam edeceğiz!

DİNLERARASI DİYALOGTEKRAR GÜNDEME GELEBİLİR

İbrahim Antlaşmasıüzerinden İsrail, BAE ve Suudi Arabistan arasındaki (Çin'e karşı)Dinlerarası Diyalogfaaliyetleri ve dev enerji projeleri yeniden gündeme gelecektir. Son yıllarda Körfez'e girmeye çalışan Çin, burada İran ile Suudileri bir araya getirip jeopolitik rol üstlenmek istemişti. Trump hükûmeti, Suudilerin İran ve Çin ile arasını açmak ister. Trumpçı lobilerle arası iyi olan Suudi VeliahtMBS, amcasıMelik Faysalgibi devrilmezse güçlenip kral olacaktır. CIA'de güçlü olan küreselciler, Trump-MBS (petro-dolar) eksenini rahat bırakmayacaktır! Aksi hâlde bu eksende Rusya (Putin) de yer tutacak ve Avrupa'da Rus nüfuzu artacaktır.

ABD'nin Avrupa ve Çin politikası, global piyasalarda yeni riskler oluşturacaktır. Rusya'yı tehdit olarak gören küreselcilerin aksine Rusya ile anlaşan Trumpçıların stratejisi oldukça farklıdır. Bunlar, küreselcilerin kontrolündekiABD'nin Rusya ile uğraşırken Çin'i büyüttüğünüdüşünüyor. AB'nin dağılmasını beklerken orta vadede Avrupa'yı Rusya'ya bırakıp Çin ile dünya ekseninde mücadele etmek istiyorlar. Elbette uzun vadede Rusya-Avrupa yakınlığını da görmek istemezler, çünkü bu genel menfaat stratejisine aykırıdır. Kısa vadede Rusya-Çin yakınlaşmasını önlemek için Avrupa'yı terk etmek daha mantıklıdır. Türkiye de böyle belirsiz bir ortamda ABD-Rusya-Körfez ekseninde kendine yer arayacak, aynı zamanda Avrupa ve Çin ile ticaretini geliştirmeye çalışacaktır. Ama ulus devletler ile sermaye arasında uzlaşma kolay olmayacak! Bir kıvılcım bütün ezberleri bozabilir.

SOSYO-EKONOMİK GELECEK

ABD, İngiltere'den global liderliği devralınca küresel sermayenin muhafızlığını da devralmıştı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD liderliğindeki dünyada Rusların ve Amerikalıların elindeki