İmamoğlu'ndan korkulur

Ekrem İmamoğlu alışageldiğimiz, klasik siyasetçilere benzemiyor.

Zira ne renkte olduğunu kendisi bile bilmiyor. Su gibi girdiği kabın şeklini alıyor ve her kalıpta kendine yer buluyor, bulabiliyor.

Bukalemun kelimesi kendisi için biçilmiş kaftandır.

Erbakan vaktiyle siyasi partileri konumlandırırken, renkleri belli olmayan, her telden çalan ve hepsinden önemlisi sağ gösterip sol vuran Adalet Partililer (Demirel ekolü) için 'Renksiz' ifadesini kullanırdı. Onun bu tarifi İmamoğlu'na 'cuk' oturuyor.

ANAP'tan geldi, AK Parti'ye göz kırptı, İYİ Parti'yle flört etti, CHP'de karar kıldı; o da şimdilik. Zira yarın ne olacağını Allah bilir!
Sahip olduğu renksizliğinin yanında iki tane daha çok büyük mahareti var ki bu hususlarda onun eline kimse su dökemez.

Bunlardan birincisi sinsiliği, yani saman altından su yürütmesi. İkincisi de şapkadan tavşan çıkarırcasına olmayan şeyleri olmuş göstermesi, yalan üzerine inşa ettiği propagandalarla algı oluşturmasıdır.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Sinsi olmasa asırlık CHP'yi 3-5 sene içinde ele geçirebilir miydi

İmamoğlu öylesine renksiz bir kişiliğe sahip ki, her renkteki CHP'li onu kendisinden biliyor, lakin o bunlardan hiçbirisine ait değil!

Vaktiyle Türkiye Gazetesi'nin başında iken, Çağrı filminin aktörü Anthony Quinn'in Müslüman olduğu söylendi. Aktör o vakitler Fransa'da yaşıyordu; Paris muhabirimiz Tansu Sarıtaylı'ya telefon ettim ve "Anthony Quinn'e git bir röportaj yap, oynadığı rolle ilgili olarak İslamiyet'ten etkilenip etkilenmediğini sor' dedim.

Tansu gitti ve bu soruyu sordu. Ünlü aktör ne cevap verse beğenirsiniz: "Tabii ki etkilendim ve rolümü benimseyerek oynadım. Ama ben öyle herhangi bir dine mensup olamam, zira ben bir sanatçıyım ve bütün dinlere mensubum!"

İmamoğlu ise sanatçı olmadan bütün rollere soyunan ve tüm karakterlere bürünebilen bir kişilik.

Parti içindeki konumuna dikkat edin; cıva gibi ele avuca sığmıyor, ne zaman hangi taşın altından ne şekilde çıkacağı belli değil.