KENDİMİZİ ve değerlerimizi inkâr ettiğimiz ve süfli bir taklitçilikle Batı'ya (Batı'nın batağına) teslim olduğumuz Tanzimat'tan beri, uçsuz bucaksız bataklıklarda debelenip duruyoruz. Debelendikçe daha da batıyoruz!
Özellikle, yenilgi ile bitirdiğimiz Birinci Cihan Savaşı'ndan sonra; Batı, maddede ve manada bize bir kefen biçti ve bundan sonraki hayatımızı o kefende yarı ölü olarak idame etmemizi salık verdi.
Akabinde Anadolu ve Rumeli toprakları üzerinde, canımızı dişimize takarak 'Kurtuluş Savaşı' verdik. Kurtuluş Savaşı'nı kazanmamıza rağmen, Batı, üzerimizdeki hegemonyasını sürdürdü ve bizi yeniden taklitçiliğe (hem de daniskasına) mahkûm etti.
Medeniyet, bir milletin dünkü ve bu günkü kültürel değerlerinin harmanlanıp istikbale (geleceğe) yansıtılmasıdır.
Büyük bir medeniyetten gelmiş olmamıza rağmen, yapılan taklitçi hamlelerle dün ve dünün bütün değerleri yok sayıldı ve binlerce yıllık medeniyetimiz iki çapraz çizgi ile imha ve iptal edildi.
Artık köksüz ve ruhsuzduk.
Haberin DevamıEğitim, her milletin kendi medeniyet değerleri üzerinde inşa edilir. Bizim nesillerimiz, kendi medeniyet değerlerine (kültür- sanat eserleri) öylesine yabancı ve hatta öylesine düşman edildi ki, değil onlarla yoğrulmak, onlara el gözüyle turist gibi ve hatta düşman gibi bakar oldu.
Ne babasının-dedesinin mezar taşını, ne ecdat yadigarı çeşmeden su içerken üzerindeki yazıyı, ne ceddinin ona miras bıraktığı, kütüphaneler dolusu milyonlarca kitabı ve hatta ne okuduğu üniversitenin (İstanbul) giriş kapısındaki ayet-i kerimeleri ve Osmanlıca yazıyı okuyabiliyor, ne mabedinin kubbesinde yankılanan tekbir sesinden haz duyabiliyor, ne kutsal kitabı kıraat edilirken veya ezan-ı Muhammedi okunurken manevi bir ürperti hissedebiliyor!
Taklit ettiğimiz milletlere bakalım; hangisinde kendi geçmişini, kültür ve sanatını inkâr ve iptal vardır Hangi devlet veya millet bin yıldır yoğrulduğu yazıyı yasaklayarak, medeniyet inkişafına girişmiştir

4