İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı, 'İmamoğlu Suç Örgütü' adına dört bin sayfaya yakın bir iddianame hazırladı.

Başsavcılık makamı, 70'i aşkın itirafçının beyanları doğrultusunda araştırma ve soruşturmalarını derinleştirerek, elde ettiği delillerle başta Ekrem İmamoğlu ve onun oluşturduğu 'yolsuzluk çetesi' rüşvet, yolsuzluk, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, naylon fatura, suç gelirlerinin aklanması, ülkenin verilerinin yurtdışına verilmesi, kamuyu zarara uğratmak gibi çok sayıda suç işlemekle yargılanacaklar.

Evet; Başsavcılık makamının işaret ettiği gibi 'Yüzyılın yolsuzluk dosyası' ile karşı karşıyayız.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 2025 yılı bütçesi 415 milyar lira. Yani 12 icracı bakanlığın toplam bütçelerinden daha büyük.

İmamoğlu boşuna 'İstanbul nimet, nimet' demiyordu.

Böylesine devasa bir bütçe karanlık tip ve tiplerin eline geçtiğinde nelerin yapılabileceğini görüyoruz. Burada bir nokta koyup, idari yapılanmamızı tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Büyükşehir yasası çıkmadan önce, illerdeki beldelerin adeta 'layüsel' sorumsuz yetkileri vardı. Belde belediyeleri kimseye danışmadan ve herhangi bir makamdan izin almadan kafalarına göre imar planı yapıp uygulayabiliyordu. Bu durum, çarpık şehirleşmeyi doğurduğu için Büyükşehir yasası çıkıp, mahut yetkileri belde belediyelerinden alındı ve büyükşehir belediyelerine verildi.

Bu durum gösteriyor ki, kimi önemli karar ve yetkiler için de ilgili bakanlığın devrede olması gerekir. Buna göre mevzuatın yeniden düzenlemesi lazım. Aksi halde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde olduğu gibi; bir belediye başkanı elindeki bu denli sınırsız imkân ve yetkilerle her türlü kanunsuzluğu işleyebilir.

Şu anda İstanbul'da olduğu gibi; şehirlerimiz, kapanın elinde kalabilir!

Belediyede adeta FETÖ'vari bir yapılanma yapılmış. İmamoğlu çetesi internetsiz bilgisayar kullanıyor, yaptıkları toplantılarda kameralar bantlanıyor, eski tip telefonlarla haberleşmeyi sağlıyorlar.

Hani 'şeffaf belediyecilik' yapacaklardı Böyle diyerek milletten oy almışlardı.

İddianamede görüldüğü üzere; belediyeye iş yapan müteahhitler; ihale alabilmek için, aldıkları ihalelerde hak edişlerini alabilmek için ve müstakil inşaat yapan bütün büyük müteahhitler imar alabilmek için haraca kesilmiş.

Ortada milyon dolarların döndüğü bir rüşvet çarkı söz konusu. Üstelik bütün bunları, bu yolsuzlukları yapan ekiplerin içinde yer alan şahitler itiraf ediyor.

Belli ki, sınırsız imkân ve yetkiye sahip İBB Başkanı