Güzel Türkçemizi kuşa çevirdiler

DÜŞÜNÜRLER, dili kâinatın planı olarak tarif ederler. Görüp yaşadığımız eşya ve hadiseleri dilimizle irdeler, anladıklarımızı onunla anlatmaya çalışırız.

Yine eski düşünürler, insanı konuşan hayvan diye tarif ederlerdi, sözde dil devrimcileri konuşmamızı engelleyerek bizleri hayvan derecesine indirmek istiyor.

Alfabemizi değiştirirken ilk düğmeyi yanlış ilikledik ve o günden beri, dilde hemen her şey yanlış gitti. Eski alfabeyi (elifba) kullanırken, 'lügat' diye bir ders okutulurdu. Bu derste öğrenciler, kelimelerin hangi dilde olduklarını, yapılarını, yani etimolojisini, ne olduklarını (isim, sıfat, fiil, edat vb.) köken ve türeyişlerini, telaffuzlarını öğrenirlerdi.

Böyle bir ders okutulmayınca, dilin anahtarı kaybedilmiş olur; dolayısıyla dilin labirentlerinde gözleri kapalı, el yordamıyla dolaşır olduk.

Bu yetmemiş gibi, dili tabii seyrine bırakmadık; kasapları beyin ameliyatına soktuk, dilde uydurukçuluk peşine düştük ve dili, büsbütün çığırından çıkardık. TDK, kurulduğu günden beri dilimizle kedinin fareyle oynaması gibi oynadı.

Haberin Devamı

Gün geldi şapka işaretini koydu, gün geldi kaldırdı. Şu anki imla kılavuzlarında şapka işareti kullanılmıyor. En düzgün konuşması gereken haber spikerleri bile birçok kelimeyi yanlış telaffuz etmekten kurtulamıyor.

Mesela Hamit kelimesi: a harfinde şapka olup uzatılınca, hamd eden, öven manasındadır. A harfi kısa okunup, i harfinde şapka olunca uzun okunur ve hamd edilen, övülen manasındadır. İkincisi (övülen) Allahü Teâlâ'nın 99 isminden biridir.

Kar kelimesi de şapkalı ve şapkasız çeşitli manalara gelmektedir ve okunuşu birinde kalın diğerinde incedir.

Karaköy'ün göbeğindeki tarihi hanın adı Ömer Abid iken, yeni harflerle Ömer Abed Han yazılıyor. A harfi şapkalı olup uzun okunur ve İbadet eden manasınadır.

Bir de özellikle üniversitelerde okutulan kimi ders kitaplarında dilimiz resmen katlediliyor. Bunun tipik örneğini vaktiyle duayen gazeteci-yazar