MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, alışageldiğimiz siyasetçilere benzemiyor.
Hani bir tabir var ya 'Nevi şahsına münhasır'; kişiliğiyle herkesten ayrılan, kendine has tutum ve davranışı olan, özgün (kimse) diye; Sayın Bahçeli bu tanıma tıpatıp uyuyor. Zira çok kritik zamanlarda söz ve davranışlarıyla herkesi hayretler içinde bırakıyor.
Malum ülkemiz, son yüzyılın en önemli problemini çözmek, ayaklarına vurulan prangaları kırmak ve milletçe huzura ve kardeşliğe kavuşmak için 'Terörsüz Türkiye' projesine girişti.
'Terörsüz Türkiye' projesini başlatan, yürüten; yürütme esnasında vuku bulan her tıkanıklığı çözüp devam ettiren, elini değil bütün gövdesini taşın altına koyan ve bu durumdan zerre kadar gocunmayan Sayın Devlet Bahçeli'dir.
Önce, 'Benim' diyen, 'Partim' diyen kısır siyasetçiler, bu denli büyük siyasi davaların insanı olamazlar. Önce, 'devletim ve milletim' diyen ve devleti ve milleti için kendinden ve partisinden geçen serdengeçti siyasetçiler, gerçek dava insanı olup büyük siyasi davaları göğüslerler.
Haberin DevamıZaten gerçek manada 'milliyetçilik' de bu demektir.
İşte Sayın Devlet Bahçeli, aldığı bu çok önemli kararlarla ve bu uğurda attığı dev adımlarla tabiri caizse 'zehirle pişmiş aştan yiyen' ve 'ölmeden evvel ölen' ve böylece milletinin gönlünde taht kuran ve tarihe geçen gerçek bir kahramandır.
Bölücübaşı Abdullah Öcalan'la görüşmemek için bin dereden su getiren ve sürekli üç maymunu oynayan, günü birlikçi siyasetçiler kısır döngüleri içinde dönüp dursunlar; suya sabuna dokunmadan kirli ve paslı olmaya devam etsinler. Asla risk almasınlar ve ülkeleri ve milletleri adına taş üstüne taş koymasınlar ve en ufak bir bedel ödemeyi göze almasınlar. Gözünü budaktan esirgemeyen Sayın Bahçeli, kimsenin cesaret edemediği söylemi Meclis kürsüsünden haykırdı: 'Sürecin asıl muhataplarından birisiyle doğrudan temas kurulmayacaksa, sonuç nasıl alınacak, ilerleme nasıl kaydedilecek Şayet Meclis'te kurulan Komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse, açık açık söylüyorum, alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımızla İmralı'ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem. Karanlıkta göz kırpmam, ipe un sermem, söyleyeceğim ne varsa, mertçe, özgüven içinde muhatabımın gözünün içine baka baka söylerim'.

4