Sahi kaybettiğimiz kimdi aslında

2021 yılında, 31 Ağustos günü "An gelir Ferhan Şensoy ölür" dercesine ayrıldı aramızdan. Tiyatronun şiirinden düşen bir sonbahar dizesi gibi. O kadar erkendi ki. Yeni orta yaş kabul edilen 70'ine henüz girmemişken. Yapacağı daha çok şey varken. Neredeyse yarım asır boyunca tiyatrosuna konuk olmuş, evlerimize konuk etmiştik kendisini. Acımız büyüktü. Böyle büyük acıların ortasında kalınca, ilk günler kaybın derecesini tam kestiremiyor insan. Tahminleri kendi kişisel hikâyesi içinde sınırlı kalıyor. 1990'da Ses Tiyatrosu'nda "Ferhangi Şeyler" i izleyişim gelmişti aklıma misal. İnteraktif oyunda sahneden "Sen, sağ taraf üçüncü sıra orta koltukta oturan…" diyerek bana söz vermesinden korkup, gençliğin utangaçlığıyla, koltukta saklandığım mesela… Babamın inanmadığı konuşmalarda yüzünde müstehzi bir gülümseme, "Anlat anlat heyecanlı oluyor" deyişi. Kalem kâğıtla ilişkim başladığında, dili kullanmadaki maharetine hayran kalışım. Milyonlarca insan ve milyonlarca Ferhan Şensoy anısı, hikâyesi. Ama kaybımızın, bütün bunların çok ötesinde ve tanımlamalara sığmayacak denli büyük olduğunu bu hafta tam olarak idrak ettim. ENKA Sanat & Porte Film iş birliğinde hayata geçen, yönetmenliğini Selçuk Metin'in yaptığı, senaryosunu Zeynep Miraç'ın kaleme aldığı "Ferhangi Bir Yaşam" adlı belgeseli, Ferhan Şensoy'un evinde, tarihi Ses Tiyatrosu'nda izlerken.

Türk tiyatrosunda, eşi benzeri görülmemiş bir yapının kurucusu. Batı'nın tiyatro anlayışıyla geleneksel tiyatroyu harmanlayan. Ona özgün bir tiyatro dili ve mizahla kıvam katan bir virtüöz: Ferhan Şensoy. Ve onun büyük arşivi. Oyunlarını, hayatını, arkadaşlarını, ailesini, harabe hâlindeki Ses Tiyatrosu'nu, onun renovasyon sürecini finanse etmek için çıktığı Anadolu turnelerini, torunu olacağını öğrendiği âna kadar kamerasıyla kayıt altına almış Şensoy. Devasa bir arşiv. Orta ölçek arşivlerde ilerlemek kolaydır. Ama bu kadar büyük arşivlerde kaybolmak işten değil. Yönetmen Selçuk Metin, yolunu kaybetmeden usta işi bir belgesel çıkarmış ortaya. Zeynep Miraç'ın Zeliha Berksoy'dan Okan Bayülgen'e, Derya Baykal'danZuhal Olcay'a, Metin Akpınar'a çok sayıda Ferhan Şensoy yakını ile yaptığı söyleşiler, içeriklerine göre, arşiv görüntülerine pas veriyor. Aralarında gülümseten diyaloglar ortaya çıkıyor. Senaryonun yetkin ve incelikli üslubu, bu başarılı çalışmayı hiç sarkmaksızın dille bütünlüyor.

Görüntüler aktıkça, kaybımızın büyüklüğü anbean daha da belirginleşiyor. Şensoy'un karakterindeki zeka ve mizah birlikteliğinin tiyatrosunu nasıl şekillendirdiğine tanık oluyoruz. Türkçeye kattığı yorumun biricikliğine. Değerli kelimeleriyle yaptığı kuyumun sonunda hayat bulan Ferhangi eserin görkemine. Çalışkanlık ve titizliğin onun hikâyesindeki önemine. Kızları Ferhan Şensoy ve Derya Şensoy'un anlatımlarıyla, çocuklarına şenlik gibi yaşattığı babalığına. Zaaflarına, öfkelerine, insani özelliklerine. Samimi, sahici, donanımlı, deneyimli bir tiyatro adamının, bir kalem ustasının Ferhangi yaşamına. Renk renk, ışıl ışıl.