2017'de sosyal medyada cinsel şiddete karşı bir ifşa hareketi olarak Amerika'da başlayan ve bütün dünyaya yayılan MeToo hareketinin Türkiye'deki yeni dalgası son on gündür büyüyerek devam ediyor. Cinsel şiddete maruz kalıp, korku, utanma, yalancılıkla suçlanma gibi nedenlerle susmak ve travmalarıyla tek başına mücadele etmek zorunda bırakılan kadınlar, sağlam bir duruşla cesurca konuşuyor. Faillerin önemli bir bölümü birlikte çalıştığı genç kızları taciz eden, sanatçı, yönetmen gibi yüksek profilli erkekler. İfşalar beraberinde savunmaları da getiriyor. "Yalan, dava açacağım" diye bağıranlar da var "Ben yaptığımın taciz olduğunu bilmiyordum" gibi şuursuz cümleler kuranlar, tekil bir örnek olarak "Davranış bozukluğumu fark ettim, psikolojik tedavi görüyorum" diyen de.
İfşalarla birlikte toplumsal refleksler bekletilmeksizin gösteriliyor; söz konusu faillerle çalışan kurumlar, onlarla ilişiğini kesiyor. Kadınlar, kadınları desteklerken, bu müttefik cephesinde erkeklere pek rastlanmıyor. Susmayı tercih ediyorlar.
Bu dalganın içinde, faili işsiz ve parasız bırakmanın etiğini sorgulayan kadınlar var. Bir bölümüne göre ise bir kerelik bir asılma sistematik hâle gelmedikçe taciz sayılmaz. Kavram karmaşaları havada uçuşuyor. Dalga büyürken, etki alanını genişletmeye ve büyük kazanımlara gebeyken, en son istediğimiz şey kadınların birbirleriyle kavgaya tutuşmaları.
Ayakta kalabilmeyi başarmış mağdur kadınların maruz bırakıldıkları cinsel şiddeti dile getirdikleri ve büyük destek gördükleri bu alan, bireysel fikir dayatmalarından acilen çıkılıp sosyolojik, psikolojik, felsefi yaklaşımlarla temellendirilmeli. İfşaların ardından, iş yerlerindeki eril güç dinamikleri sorgulanmalı, taciz konusunda katı politikalar üretilmeli, konuyla ilgili yasalar yeniden düzenlenmeli. Bu uzun soluklu bir süreç. "Bilgi güçtür" diyerek MeToo hareketinin detaylarını, dünyadaki uygulamalarını, açılan davaların sonuçlarını, basının yaklaşımını daha iyi anlayabilmek için bir kitap önermek isterim: Meenakshi Gigi Durham'ın yazdığı, Düşbaz Kitaplar'dan çıkan "MeToo/Medyadaki Tecavüz Kültürünün Etkisi". Durham, çalışmalarında medyayı ve beden politikalarını merkeze alan bir araştırmacı yazar. Toplumsal cinsiyet ve cinsel şiddet üzerine yoğunlaşıyor. Aynı zamanda Iowa Üniversitesi'nde Gazetecilik bölümünde öğretim üyesi. Kitapta kadın suskunluğuna neden olan, 'hayatta kalan' ismini kullandığı kadınlara yönelik tecavüz-taciz mitlerine yer veriyor: Yalnızca kötü kızlar tecavüze maruz kalır. Kadınlar tecavüzden zevk alır. Hayatta kalanlar, özellikle de faile kin besliyorlarsa, tecavüze maruz bırakıldıkları konusunda yalan söyler. Hayatta kalanlar kötü seksi tecavüzle karıştırır. Hayatta kalan sarhoşsa veya yargı yetisini bozan başka maddeler kullanmışsa eylem tecavüz değildir. MeToo hareketine kadar kuvvetini kaybetmeyen sessizlik kültürünün sona ermesi için bu mitlerin yıkılması gerektiğine dikkat çekiyor. Cinsel şiddet türlerini ise şöyle sıralıyor: Laf atma ve diğer sözlü taciz biçimleri, istenilmeyen dokunma, zorlama, şiddetli saldırılar, nesnelerle tecavüz ve benzerleri. Ve tam bu noktada çok önemli bir noktayı şu sözlerle vurguluyor: "Cinsel şiddetin önemsiz olandan önemli olana doğru sıralandığı bir ölçek fikrini reddediyorum."
Durham güç dengelerinin sorgulanmasının hayati önem taşıdığını sık sık tekrarlıyor kitapta: "Güçlü konumdaki erkekler hem kadınlara yönelik cinsel şiddet eylemlerinde bulunma ruhsatı hem de cezalardan korunma kalkanı olarak uzun süredir sosyal statüyü kullanmışlardır." Türkiye'deki son dalga da bunun örnekleriyle dolu. Erkekliğe atfedilen, güç, statü, güven, öfke gibi geleneksel erkeklik kodlarının da değişmesi gerekiyor. Türkiye'deki yeni MeToo dalgasının bu değişime katkı sunacağına inanıyorum. Çünkü rahatları bozuldu. Korkmaya başladılar. Güçleri ve statüleri onları bu kabustan kurtarmaya yetmiyor. Diğer yandan kadınlarla ilgili bilgilerini de acilen revize etmeleri gerekiyor. Kadınların sekse hayır dedikleri zaman aslında evet demek istedikleri efsanesine inanmaktan vazgeçmeleri. Durham'ın altını çizdiği bir önemli konu başlığı da bu: "Tecavüz mitleri ve etkileri üzerine yapılan bir araştırmaya göre, aslında erkeklerin direnişin göstermelik olduğuna dair inancı, bir kadının karşı çıkışına rağmen cinsel aktiviteyi durdurmamak için bir gerekçe olarak kullanılabiliyor."