Cehennemin cehennemi...

Türkiye bu cehennemden nasıl kurtulacak

Tabii ki siyaset kurumu eliyle.

Ama siyaset kurumu da cehennemin bir parçası olmuş ise O zaman ne yapacağız

Siyaset kurumu dediğimizde ne anlıyoruz "Devletin kamu düzenini sağlama, ülke ve insan yönetimini gerçekleştirme görevini yerine getiren bir kurum" değil mi

Hangi kamu düzeni

Hangi ülke yönetimi

Hangi insan yönetimi

Küresel uyuşturucu baronlarının mekân tuttuğu, hukukun yargı tarafından katledildiği, ülkenin tüm dünya göstergelerinde sürekli geriye kaydığı, insanların sefalet içinde çırpındığı bir ülkede demokratik ve sağlıklı bir siyaset kurumundan nasıl söz edebileceğiz

Bütün partilerin topluca oy kaybettiği bir ülkede demokratik kurtuluş için önce siyaset kurumunun demokratikleşmesi gerekiyor.

Siyasette bir taraftan çatışan fikirler, farklı istekler ve birbirine zıt çıkarlar bulunur Diğer taraftan insanlar ortak kurallar çerçevesinde, barış içerisinde yaşamaya, iş birliği yapmaya ve uzlaşmaya çalışır.

Zıt çıkarlar ve barış içinde uzlaşma Bu çelişkili duran hedefleri, demokratik yarışma kuralları ahenkli bir hale getirir.

Yerel seçimler arifesinde böyle bir süreç var mı

Yerel seçim sürecinde hâkim gözetiminde gerçek bir ön seçim yapan hiçbir parti yok.

Ama siyasete kilitlenenler için isimler üzerinden bir heyecan, bir heyecan

Haber kanalları da isimlere yoğunlaşmış görünüyor.

Halbuki Türkiye'nin en önemli ve gerçek gündemi toplumsal fakirleşme

Sürekli düşen alım gücü

Dudak uçuklatan gelir dağılımı adaletsizliği

Geçim çilesinin artan ağırlığı altında nefessiz kalanlar.

Bunlar sanki unutuldu, varsa yoksa yerel seçimlerde açıklanan aday isimleri

CHP, İYİ Parti, AKP Hangi il, hangi ilçe, hangi belde kim nereye aday

Bu hayhuy içinde Başak Demirtaş'ın İstanbul'a DEM Partisi'nden aday olabileceğini beyan etmesi, diğer benzeri haberlere fark atmış gözüküyor.

Kürt siyasetine yönelik derin bir analiz bir başka yazı konusu olabilir ancak Başak Demirtaş'ın İstanbul adayı olabileceğini telaffuzunun yarattığı hareket, Selahattin Demirtaş'ın siyasal ağırlığının hiç de yabana atılmaması gerektiğini ortaya çıkarttı.

Ancak neyin ne olduğunu tam gösteren demokratik bir barometre yok ortada O nedenle de adaylar bir kurallar bütünü içinde, disiplinli bir takvime göre açıklanamıyor.

Örneğin, CHP'nin yönettiği büyük şehir adaylarının önemli bir kısmı ben bu yazıyı yazarken belli değildi.

Bunun büyük bir mahzuru var

O da aday adaylarının yarışma adabını çok aşan, aşırı bir husumetle, öne çıkanı yıpratma gayreti.

Tabii bir de adaylığının resmileşmesini beklerken, rekabetle çürütmecilik yer değiştirdiği için belediye başkanlarının ağırlığının yer çekimsiz hale gelmesi.

Demokratik bir yarış ve buna uygun düzenlenmiş tanımlı süreç olmayınca işlerin nerelere vardığını, yaşadığım bir örnekle somutlaştırayım.