Sağlıklı hayat prensipleri -6

İnsan organizmasını olumsuz etkileyerek, değişik tablodaki hastalıklara ve huzurun bozulmasına neden olan faktörlerin sayısı, her geçen gün artmaktadır.

Adeta hastalıklar devri denebilecek zamanımızın, gittikçe zorlaşan hayat tarzının başlıca nedenleri, insan kaynaklı olumsuzluklardır. Organizmanın dışarıdan veya içeriden zarar verecek saldırılara uğraması, kurulan dengeyi altüst etmektedir. Beşerin bulaşık elinin hazırladığı toksinler dünyası, insanları hastalık ve bunalımlara sürükleyerek, maddî-manevî bir tufana sürüklemiştir.

"Ekspozom kavramı ile ifade edilen, maruz kaldığımız bütün toksik etkenler çevre kaynaklı, dışarıdan veya kendi içimizden geliyor olabilir. Mesela düşüncelerimiz de bir bakıma toksin yani zehir olabilir. Huzursuz bir zihin aslında bütün vücudu etkiliyor. (Olumsuz ve zararlı düşüncelerin toksik etkilerinden korunmak için, "Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır." altın prensibiyle, düşüncelerin saflaştırılması en güzel bir yol olacaktır.) Öte yandan şu anda son derece toksik bir çevrede yaşıyoruz. Hava kirliliği çok fazla. Solunum problemi yaşama ihtimali yükseliyor. Diğer önemli unsur ise, su. Vücudumuzun 60 ila 70'i sudan oluşuyor. İçtiğimiz suyun kalitesi çok mühim, çünkü içindeki kimyasallar vücudumuza sızıyor. Örneğin ABD'de musluk suyu toksinle dolu. İçinde pestisit, alev geciktirici, antibiyotik, hormon, ilaç, ne ararsanız var. Yüksek miktarda zararlı maddeye maruz kalıyoruz. (Bizim kaynak sularımız hariç, şehir sularımızın sağlık derecesini de, bu paralelde değerlendirebiliriz.)

Plastik şişelerdeki BPA (Bisfenol A) gibi toksinlerin çok küçük miktarlarının da zararlı olduğunu artık biliyoruz. Endokrin sistemimizi bozuyorlar. Tek tek bakınca sorunsuz görünebilirler ama çok sayıda toksin birleşince, toplamda çok zararlı bir etki oluşturuyor. Ekspozom deyince diyetimiz, duygu ve düşüncelerimiz gibi, hücrelerimize ve bağışıklık sistemimize etki eden her şeyi hesaba katmak gerekiyor. Çünkü düşüncelerimiz de, bağırsak mikrobiyomumuzu etkiliyor. Toksinleri ikiye ayırmak mümkün. Biri yediğimiz yiyeceklerden, hava ve sudan gelen pestisit ve kimyasallar gibi çevresel, yani dış toksinler. Bir de bağırsaktaki kötü bakteriler tarafından üretilen iç toksinler var. Birçok kronik hastalık riskini genetiğimiz belirliyor. Araştırmalara göre bu hastalıkları yaşayıp yaşamayacağımızı 95 oranında ekspozom belirliyor. Yani esas olan DNA'mız değil, DNA'mızın maruz kaldığı şeyler. Genel olarak hastalıklara olan etkilerine bakınca, çevrenin ağırlığının 70-80, genlerin etkisinin ise 20-30 arasında olduğunu söyleyebilirim. Çünkü genlerimizi değiştiremesek de, bunların hangilerinin aktive olup, hangilerinin devredışı kalacağını hayat tarzımızla belirleyebiliyoruz." (1)

Gıdalar aracılığıyla organizmamıza yüksek oranlarda pestisitler, özellikle de glifosat toksinleri girmektedir. Bunların yıkıcı etkileri araştırmalarla kesinlik kazanmıştır. Vücutta birikmeleri sonucunda sinir sistemi, bağırsak mikrobiyomu tahrip olmakta, özellikle çocuklarda beyindeki olumsuz etkileri sonucu ciddi IQ kaybına yol açtıkları kesinlik kazanmıştır.