Hücrelerin navigasyonu (1)

İnsan organizması hücrelerle örülen mu'cize sanatlar sergisidir. Hücrelerin yapısı ise, başlı başına bir harikadır.

İlâhî kudret, akıl almaz fonksiyonların gerçekleştiği hücrenin içine sonsuz bir ilim ve iradeyle bir deniz yerleştirdiği, bilimsel araştırmalar ışığında yakından görülebilmektedir. Gözle görülemeyen bu mikro varlığın inşasını kendi kendine, tesadüf ve tabiattaki evrimler sonucuna bağlamanın insafla ve sağlıklı düşünceyle bağdaştırılması imkansızdır.

Organizmanın düşünen, hareket eden bir canlı varlık haline gelmesinde rol alan hücrelerin şuursuz olmalarına rağmen, görev alacakları farklı organları şaşırmadan bulabilmeleri fizyolojik gerçeklerle anlatılmasına rağmen, fonksiyonların arkasındaki gerçekler bilinmezler perdesi arkasında bırakılmak istenmektedir. Milyonlarca yıllık evrimler sonucunda kendi kendine programsız gelişmeler, harika bir sanat eserinin canlı fonksiyonlar icra edebileceğini iddia edebilmek, sağlıklı düşünce sınırlarını aşındırır.

"Hücreler hangi organı üreteceklerini nasıl biliyorlar" başlığıyla Gazete Oksijen'deki "Evrim Ağacı" köşesinde ağrı Mert Bakırcı soru ile başladığı yazısını hakikati arayan bir arayış olarak değerlendirdiğimizden, bu yazının gözden geçirilmesi faydalı olacaktır. Hücreler âlemine hayretle bakarken tek bir hücreden karmakarışık organizmaların gelişebiliyor olması baş döndürücü bir olay! Sperm ve yumurtanın birleşmesi sayesinde oluşan ve "Zigot" dediğimiz o hücre (ve o hücreden üretilen trilyonlarca diğer hücreler) nasıl oluyor da gidecekleri yeri biliyorlar, dönüşecekleri hücreleri biliyorlar ve bunları muntazam bir şekilde yapıyorlar" diyerek, huzur sahiline götürecek soruyu sorduktan sonra "hücreler de tamamen bilinçsiz bir şekilde fizik, kimya ve biyoloji yasalarını takip ediyorlar" diyor. Biz de soralım: Kanun varsa, kanun koyucu olması gerekmez mi Bu mükemmel ve intizamlı faaliyet dikkatli bir kontrolle devam ettiren bir mühendis olmadan gerçekleşebilir mi Bunu sayın Bakırcı'nın sevdiği felsefeden cevaplayalım. "Ya gök cisimleri büyük birer geometricidirler, ya da ilksiz Geometrici gök cisimlerini düzenlemiştir. Bildiğim bir şey varsa o da, O'na tapmak ve doğru olmak gerektiğidir." 1 Uzay boşluğundaki yıldızlar da hücrelerin hareketine benzetilebilirler. Hücre fonksiyonları daha muazzam olmalarına rağmen gerçekten de şuursuz hücrelerin şuurlu bir organizmayı hayat boyunca insan aklının bugüne kadar sırlarını tamamen çözemediği son derece karışık fonksiyonlarıyla gerçekleştirebilmesi derinden düşünülmelidir.

Mikroskobik bir varlık olan hücrenin içine sıkıştırılan binlerce enerji santrallerinin hayatî işlemleri gerçekleştiren hücre zarı kimyasal sinyaller, yüzeyde bulunan reseptörler ve genetik programlamaların geliştiği bir alan yerleştirilmesinin kendi kendine milyarlarca yılda geçirilecek bir evrim süreciyle olabileceğini düşünebilmek, pozitif düşünce ürünü olamaz. Zaten "Evrim Teorisi" bilimsel kurallar çerçevesinde ispat edilememiş ve ispat edilemeyecek yanlış kurulan bir teoridir. Aslında evrimleşme kelimesi yerine olgunlaşma devresi daha yerinde bir ifade olacaktır. Bir tohumun filizlenip çiçek açtıktan sonra belli bir süre sonunda meyve vermesi evrim değil, bir olgunlaşmadır.