Gizli açlık problemi yaşamanın önemli nedenlerinden birisi de, sağlıklı ve dengeli bir beslenme amaçlanmadan, lezzet odaklı beslenmektir.
Kuvve-i zaikanın (tad alma duyusu) tuzağına düşüren Mono-sodyum glukomat (MSG-Çin tuzu) gibi aldatıcı kimyasal katkı maddeleriyle hazırlanan ve besin değeri bulunmayan, sadece ticaret amaçlı hazırlanıp toplumun büyük çoğunluğu tarafından sorgulanmadan, rahatça tüketilen bu karışımlar, gizli açlığı rahatça yaygın hale getirebilmektedir. Besin olarak algılanan bu maddeler, organizmayı koruyarak geliştirme özelliği bulundurmadıklarından, besin sayılabilmeleri mümkün değildir. Birçok aile de, çocukların eline para vererek, okul kantinlerinde veya başka yerlerde beslenmelerini sağladıklarına inanmaktadır. Bu şekildeki bir beslenme, kolayı tercih eden günümüz insanlarını lezzet düşkünlüğüne bağlı olarak, hücrelerini gereken gıdalarla doyuramadıklarından, organizma hazırlanan hastalıklar ortamına itilmektedir. Kronik hastalıkların tehlikeli boyutlara ulaşmasının gerçek nedeni, lezzet odaklı beslenme ile ortamı hazırlayan GİZLİ AÇLIK problemidir.
Gizli açlık problemi, her geçen gün hızla büyüyen bir tehlike olarak, çağımız insanlarını tehdit etmektedir. Sağlıksız beslenmeden kaynaklanarak hızla artan kalp-damar hastalıkları, DİYABET, KANSER gibi kronik hastalıkların, insanların güç ve gelişim potansiyellerini yıprattığını bilimsel araştırmalar kanıtlamıştır. Besleyici değerleri bulunmayan, endüstri ürünü işlenmiş yiyeceklerle, HAZIR YİYİCİ toplum haline getirilen insanların, gizli açlık problemi kıskacında gelecek yıllarda yaşayabilecekleri sıkıntıları düşünmek üzüntü vericidir. Bir toplumun koşup ilerleyeceği hayat maratonunda, güç ve performansını entelektüel başarılarla taçlandıracağı hayat enerjisinin kaynağı, gizli açlıkla sonuçlanan yanlış beslenme uygulaması, hastalık ve başarısızlık noktalarına ulaştırarak, mutlu hayatı ıskalayacaktır.
Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının yaşam tarzı, gizli açlık nedeni olan katkılı maddelerin, besin olarak kullanılmasıyla bozguna uğratılmıştır. İnsanların besin kaynakları tahrip edilerek, toplum üzerinde akıl ve hayale gelmeyen operasyonlar uygulanabilmektedir. Gıdalara karıştırılan binlerce kimyasal emülgatörün yıkıcı etkisi sonucu, bozulan sağlık ve sosyal yaşam dengeleri, gizli açlığın sonuçlarından sadece bir kısmıdır. Genetiği değiştirilmiş gıdalara, besinlerin ilâhî fıtratını tahrip eden kimyasal katkılara ve yüksek oranlarda PESTİSİT (tarım zehirleri) kullanılmasına neden müsaade edildiği, düşünülmesi gereken hayatî bir sorudur. Gıdaların besleyici kalitesini bozan bu maddelerin, insan organizmasında yaptıkları değişimlerin, bilimsel araştırmalar sonucunda, toplumun her kesimine duyurulması ve bir beslenme bilinci oluşturulmasıyla, bu karışık problemin çözümüne katkı sağlayacağına inananlardanız.