Hastalıkların kaynağı: Gizli açlık-1

İnsan organizmasının yaradılışı, ilâhî denge ölçüleri üzerine dizayn edilerek tamamlanmıştır. Sağlıklı ve dengeli bir hayat yaşanabilmesi, gerekli besin maddelerini ihtiva eden çeşitli gıdalarla desteklenmiştir.

Bu gıdalar bitkisel ve hayvansal kaynaklardan sağlanabilmektedir. Yalnız hayvansal gıdalarla veya sürekli bitkisel kaynaklardan beslenmek, organizmanın dengesini değiştireceğinden, çeşitli organ hastalıklarına ortam hazırlayacak, ayrıca bağışıklık sisteminin zayıflayıp çökmesiyle de, kronik hastalıklar sonucu yaşam kalitesi üzücü seviyelere gerileyecektir. Ancak organizmanın fizyolojik dengesi, sağlıklı ve dengeli beslenme prensipleriyle güçlendirilebileceğinden, gerekli temel bilgileri ihmal etmeden, hayatın pratiğine taşınması, sağlıklı hayatın vazgeçilmez şartlarındandır. Sağlam temel üzerine kurulacak dengeli bir beslenme uygulaması sonucunda, sağlıklı ve başarılı nesillerden oluşan bir toplum seviyesine ulaşılabileceği de unutulmamalıdır.

Her alanda gelişmiş güçlü bir ülkenin dayanacağı temel unsur, fiziksel ve ruhsal yapıları güçlü ve sağlıklı nesillerdir. Dengeli beslenemeyen, özellikle proteinden yoksun, besin değeri olmayan kof abur-cuburlarla açlığını gideren genç nesiller, organizmanın temel ihtiyaçlarını karşılamayan ve beslenmeyi de, açlık duygusu bastırma olarak algıladıklarından "GİZLİ AÇLIK" olarak bilinen, içinden çıkılmaz labirentin içinde sağlıklarının ağır riskler altında zayıflayacağını, çok geç fark edebilmektedirler.

Bu konuda değerli bilgiler veren Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Hastahanesinde Uzman Diyetisyen Hülya Yiğit, özetle: "Okula giderken bir poğaça, bir meyve suyu ile beslenen çocukları bekleyen gizli tehlikeye karşı uyaran uzmanlar, yetersiz beslenmenin sadece yemeğin az yenilmesi veya hiç yenilmemesi değil, yenilen yemeğin besleyiciliğinin az olması anlamına da geldiğini söylüyor. Çocukların gelişme sürecinde kalori ihtiyaçlarının yüksek olduğunu ve daha çok PROTEİN, KALSİYUM, DEMİR gibi minerallere ihtiyaç duydukları belirtiliyor. Beslenmenin yaşamın her evresinde çok önemli olduğu, ancak büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu çocukluk döneminde, daha da önem kazanır. Özellikle son yıllarda gelişmekte olan toplumlarda, yetersiz beslenmeye bağlı olarak "GİZLİ AÇLIK" diye tanımlanan DEMİR, İYOT, ÇİNKO gibi hayatî önem taşıyan mineraller ve vitaminlerin yetersiz alınmasıyla ortaya çıkan tablolar, daha sık görülmeye başlanmıştır. Yetersiz beslenme sadece yemeğin az yenilmesi veya hiç yenilmemesi değil, yenilen yemeğin besleyici değerinin az olması anlamına da geliyor.

Beslenmenin sadece açlığı giderme davranışı olmadığı, yetişkinlik temellerinin atıldığı çocukluk döneminde, daha da önem kazanmaktadır. Çocukların ne kadar büyüyüp gelişebilecekleri, genetik yapılarıyla ilişkilidir ancak; yapılan araştırmalarda yetersiz ve dengesiz beslenen çocukların, genetik potansiyellerini yakalayamadıkları da görülmekte. Bunlara ek olarak, çocukluk döneminde yetersiz beslenmeye bağlı olarak zekâ geriliği, öğrenme güçlüğü, görme sorunları, diş ve dişeti sorunları en sık görülebilen sağlık sorunlarındandır." (1) diyerek, gerçekleri belirtmiştir.