İnsanlık tarihi boyunca sağlıklı hayatın gereği olan sağlıklı gıda ve dengeli beslenme ihtiyacı, helâket ve felâketler asrının yaşandığı günümüzdeki geniş uygulamalar kadar, sinsi tuzaklarla kamufle edilerek görünmez kuşatmanın kıskacında perişan edilmemiştir.
ok yönlü sinsi plânlarla ve son derece etkili reklâmlarla, bütün insanlığa dayatılan, insan fıtratı ile birlikte sağlığının tahrip edildiği bir hale getirilmiştir. GDO planları, binlerce kimyasal katkı maddeleri ve pestisitlerle toprak yapısının toksin deposu haline getirilmesi ve değişik karışımlarla elde edilen hayvan yemlerinin organizmaya karışmasıyla, besin kaynakları sağlık değil, hastalık kaynağı haline getirilmiştir. Özellikle de karmaşık hale getirilen ultra-işlenmiş gıdalarla insan organizması, İlâhî kudretin mu'cizesi olan bağışıklık sisteminin zayıflatılarak çökertilmesi sonucu, hiçbir dönemde yaşanmayan kronik hastalıklarla yıpratılmaktadır.
İnsan sağlığının ve huzurlu hayat standartlarının bu yollarla yıpratılması, korkunç istatistik sonuçlarıyla belgelenmiştir. Hastalıkların sebepleri, yayılma yolları ve yükseliş oranlarını araştıran epidemiyologların çalışmaları, bu gerçekleri kesin ispat etmektedir. Bu artışların en önemli nedenlerinden birisi olan insanların bilgi eksikliği ve derin ilgisizliği yaşanan yangını körüklemektedir. Oysa insanların, beslenme konularını araştırırken Cenab-ı Hakk'ın (cc) emir ve uyarılarına da uymuş olacakları unutulmamalıdır. Kur'ân-ı Kerîm'in bir çok ayetinde helâl, tayyib (hoş) ve fesada uğratılmamış gıdalardan yenmesi uyarıları çerçevesinde "Öyleyse insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın. (Abese Suresi: 24) emredilmesinin, hiçbir zaman unutulmaması gerekmektedir. Bizim de beslenme konusuna yoğunlaşarak, dost ve düşman gıdaları tanımak, bilimsel araştırmalarla elde edilen sonuçları hayatımıza uygulamak, kendimizi ve yakın çevremizi bilgilendirme sorumluluğumuzun şuuru içinde, bu tuzaklardan korunmayı canlı tutmalıyız.
Sağlığın korunması, zararlı maddeleri tanıyıp sakınılması ve faydalı besin maddelerinin tanıtılması gayesiyle arayış ve soruşturmalarımızı yoğunlaştırarak, konunun uzmanlarıyla da meşveret ederek, en son ilmî araştırmalar ışığında, sıkıştırıldığımız kuşatma çemberini kırmaya gayret edeceğiz. Zira sağlıklı ve başarılı nesillerin yetişebilmesi, sağlıklı ve dengeli beslenme olmadan gerçekleşemez. Vücudun maddî-manevî gelişmesi, sağlıklı beslenmeye bağlıdır. Unutulmamalıdır ki "Ne yersek oyuz."
Organizmanın sağlığını koruyan ve zarar verebilecek faaliyetleri tespit ederek, etkisiz hale getiren savunma sistemlerinin en önemlilerinden olan bağışıklık sistemi (oto-immun sistem) ile hücre enerji santrallerinin (Mitokondri) fonksiyonlarının bozulmasıyla, savunma sistemlerinin yetersizliği sonucu, hastalık ve çöküşlere zemin hazırlanır. İşte bu tuzak noktasını aktifleştiren zararlıların başında besleyici değerleri olmayan ultra-işlenmiş gıdalar sisteme dahil edilir.