Tutuklarlarsa tutuklasınlar

Enkaz önünde çaresizlik içinde bekleşen insanlar kendilerine uzatılan mikrofonlara, "Tutuklarlarsa tutuklasınlar" diye yakınarak söze başlıyorlardı Yıkıntı altında kalmış yakınlarının kurtarılmasını isterken, Silivri'nin karanlık ve soğuğuyla karşılaşmayı göze alan, böylesi klostrofobik bir ilişki kuruyor olmalıydılar. Derin acıları olan insanlar, normal zamanlarda taleplerinin biricik çözümcüsü olarak gördükleri otoritenin ve onun "talimatlarıyla" yönetilen siyasi rejimin yanlarında olmamasının şokunu yaşatmaktaydılar. Bu yakınmalarını dillendirmelerine bile tahammül edilememesini görmüşler ve o en yıkılmış anlarında, isyanlarının suç sayılma olasılığını göz önüne alarak mikrofonlara seslenmişlerdi.Rejimin propaganda aygıtlarının ısrarla "Başkan" diye adlandırdıkları liderlik, bu tür doğal yıkımlara "kader planı" ölçeğinde yaklaştığı için gerekli hazırlığı yapmamıştı. Dolayısıyla liderden bağımsız hareket edemeyen, başta çalışma arkadaşları olmak üzere hiçbir yardım kurumu anında harekete geçemedi; talimat bekledi. Aslında sel felaketinde de, orman yaygınlarında da aynı şey olmuştu; korumaya, önlem almaya yönelik faaliyetler yerine, kader olarak nitelenen doğal yıkımlarda devletin iyiliği, yara sarıcılığı, böylece halkta rıza üretimi öncelenmişti. Bunu da tek elden yapmaya çalışıyorlar, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) gibi demokrasinin olmazsa olmazlarını devre dışı bırakıyorlardı.Son depremde başta ataletsiz kalan AFAD yerine, örneğin AHBAP'ın öne çıkıp, yaptıklarıyla toplumda övgü almasını hazmedemediler. Dahası rejimlerinin bekası için tehlikeli buldular. Oysa AHBAP devlet faaliyetinin bir uzantısı gibi, onlarla baştan beri işbirliği içinde çalışmakta olduğunu belirtiyordu. Ama rejim için hayat memat meselesi olan bir seçim dönemindeydik ve AHBAP kayda değer bir nakti, yardım olarak biriktirmişti! Geri dönersek; 1999 depreminde yalnızca kablo bağlantılı TV kanalları varken, 2006 yılında Facebook ve 2011'de de Twitter gibi sosyal iletişim ağları yaşamımıza girmişti. Çağın gereği olduğu kadar, son 21 yıllık AKP iktidarının baskıcı yönetiminin de gelişmesine(!) katkıda bulunduğu sosyal medya ağ örgütlenmesinin depremde ön alması, iktidarı son derece rahatsız etti. Bir yandan da, oradaki dayanışmanın rejimin sorgulanmasının önüne geçeceğini zannettiler; tabii ki yanılıyorlardı.Kaderci anlayış doğal felaketleri