Halk tribünden indiğinde

Tribün kelimesi Roma İmparatorluğu zamanında bir san olarak kullanılmış. Sıradan insanların çıkarlarını senatoda gözetmek için seçilmiş kişilere tribün deniyor. Günümüzde, sergilenen bir oyuna hakim pozisyonda olan izleyici anlamını içerse de, tribünler tam da mücadelenin içinde aslındaTribünler taraftarlık içerir. Bu anlamda mesela, siyaset biliminden çok daha doğrucudur. Gerçek taraftar "iyi olan kazansın" orta yolculuğuna gitmez. Taraftar olmak ciddi iştir. Her koşulda tuttuğu, özdeşleştiği o kurumun başarılı olmasını, kazanmasını ister.Tribün kültürü kentlerde daha gelişmiştir. Kültür dediğim ortak hareket etme, aynı slogan altında buluşma becerisidir. Kırsaldaki benzerlerine göre çok daha eski olan kulüp tarihi tribündekilere zengin slogan malzemesi sunar.Tribünde dayanaşacağını peşinen bildiğin insanlarla bir araya gelirsin. Ortaklaşmak an'a yani oyunun salt bir bölümüne ait değildir. Belli bir geçmişin ortak yaşanmışlığı vardır tribünde.Temas vardır. Sıkışık düzende otururken yanındakine değersin. Bu durum duygudaşlık yaratır. Gol atıldığında hiç tanımadığına sarılırsın. Yeri gelir beraberce küfredilir. Eril bir küfrün yanındaki kadın tarafından edildiğini görmek bazen insanı gülümsetir.Atılan her slogan tribünde destek bulmaz. Zeka içermeli, oyundan bağımsız olarak günceli de yakalamalıdır. Tribünler insanın kendini en özgür hissettiği alanlardır. Katmanlı oturuş düzeni diğer binlerce benzerini görmeni sağlar. Onların da seni gördüğünü bilirsin. Böylece mesaj sadece bir uğultu olarak kalmayacak, göz temasıyla bir diğerinde nasıl bir etki bıraktığı da kontrol edilebilecektir. Birbirini gördüğün oturuş düzeni cesaret çoğaltır. Haklılığına inanılan bir slogan protesto niteliğinin ötesinde insanda haz bırakır. Bu büyük bir tatmindir de. Hele köklü geçmişi olan bir kurumun taraftarıysan onun koruyuculuğu daha da güçlendirir insanı. Kişilerden bağımsız, kulüp