Biz de not alıyoruz

Eskiden "not etmek" diye bir deyim yoktu. En fazla "not alır" ya da "tutardık." Yani bize anlatılan, sunulan şeyleri yazardık, kaydederdik. Not almak bir tür bilgilenme, aktarım yani karşılıklı anlayışı sağlamada araçtı.Not etme, donuk suratlı Amerikan devlet basın sözcüleriyle dilimize, daha doğrusu siyasi jargonumuza yerleşmiş olmalıydı. Gözüne kestirdikleri ya da ezeli düşman belledikleri bir ülkenin, kendilerince beğenilmeyen yönünüsözünü not ettiklerini söyleyerek resmen onları tehdit ederlerdi.Bunun bizdeki gündelik karşılığı "deftere yazmak" idi. Deftere yazmak tehdit içerirken aynı zamanda bir borçluluk hesabı da çıkartırdı. Her ne halde kullanılırsa kullanılsın, karşı tarafta birikerek artan bir bağımlılık oluşturulurdu. Cumhuriyet dönemi siyasetinde tehdit değil, en fazla uyarı vardı. Çünkü bırakın en az düzeydeki kibarlığı, siyaset erbabı bir diğerini tehdit edebilecek güç zehirlenmesini eşitleri arasında göstermemişti. Son günlerde ülkeyi yöneten siyasi rejimin ağzına not etmek yine pelesenk oldu. Dış ülkelerin "yöntem el kitabından" fiil değiştirilerek apartılan not etme sözcüğü, iktidar tarafından hem siyasi karşıtlarını hem de kendisine itiraz geliştirmeye hazırlanan ülke halkını tehdit etmede kullanılıyor. Her alanda sıkışmışlığı yaşayan siyasi rejim son çare olarak halkını korkutmayı deniyor. Tehdit öyle bir geniş açıyla, cezalandırma türü ve kapsamının ne olacağı belirtilmeden savruluyor ki, insanlar hep tetikte olsun isteniyor. Tehdit edenler, geçmiş kayıtlarındaki kötücül eylemliliklerinin unutulmamış olmasına güveniyorAma bilmedikleri bir şey var: Biz de not tutuyoruz Yok, ne Vak'anüvis gibi yalnızca günlük şeklinde aktarım için, ne de bir tehdit nesnesi haline dönüştürmek için not alıyoruz. Biz olayları yorumlayarak kaydediyoruz. Belki yaşadığımız zaman dilimi için değil ama mutlaka daha sağlıklı günler göreceğine inandığımız gelecek kuşaklar için notlar alıyoruz.Düşlerimizi çalan, enerjimizi boşaltan, yaşam sevincimizi