'İstiklâl'den istikbale terörle savaş

"Türkler sarsılmaz bir askeri güce sahiptiler; dini ekollerinin ortodoksisi karşısında herhangi bir ciddi karşıt fikir kalmamıştı. Lâkin başka taarruz usulleri mevcuttu. Bir yeni davete ve yola ihtiyaç vardı. Hasan Sabbah, bu ihtiyaçlara cevap olmuştur." Bernard Lewis, Haşhaşiler. Yazıya epigraf niyetine aldığım yukarıdaki satırlar, devlet kurma ve yönetme becerileriyle bilinen Türklerin, tarihte terör tehdidine maruz kalan ilk milletlerden biri olduğunu göstermesi bakımından önem arz ediyor. Devlet kurma ve yönetme becerileriyle meşhur Türklerin teröre maruz kalan ilk milletlerden biri olması hakikaten manidardır. Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılmasında, tarihin ilk terör örgütlerinden biri olan Haşhaşilerin (Asıl ilk terör örgütü, M. S. birinci yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye Eyaleti'nde ortaya çıkan Zelotlar idi) rolü hep gözden kaçmıştır, ama dikkate şayandır. Sonuçta bu tarihsel birikimin sonucu olarak Türkiye; 'maziden istikbale, işgalden istiklâle' terörle mücadelede büyük deneyim kazanmış bir ülke. Ülkemizin terörle imtihanında sembolik şehirler, ilçeler ve semtler var. Bunların başında da Beyoğlu İstiklâl Caddesi geliyor. Bu nedenle 13 Kasım 2022'deki son hain terör saldırısının hedefinin İstiklâl olması şaşırtıcı değil. Perşembe günü Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'ın davetlisi olarak bir grup meslektaşla birlikte İstiklal Caddesi'nde, menfur saldırının gerçekleştiği noktada buluştuk. Bugün Üç Boyutlu Portre'de bu buluşmanın ayrıntılarını yazmakla kalmayacağım, teröristlerin sorgusunun arka planına ilişkin yeni bilgiler de paylaşacağım. İSTİKLÂL'İN SEMBOLÜ CADDE Önce İstiklâl'i, baştan sona kırmızıyla canlandıran şanlı bayrağımız nüansı ile başlayalım: Teröre verilecek en güzel cevap bayraktır. Türkiye, matbaadan çıkmak üzere olan yeni kitabım MİT Efsanesi'nde detaylı biçimde anlattığım üzere renkle sembolize etmek gerekirse bayrağının renginden de anlaşılacağı üzere 'kırmızı' bir ülkedir. Aslında Başkan Yıldız'ın verdiği bilgiye göre, bu terör saldırısından sonra İstiklâl'e konulan ve caddenin orta kısımlarında tramvay yolunu, tünel gibi açıkta bırakarak cadde boyunca ilerleyen bayraklar; 30 Ağustos 2022'de, Büyük Zafer'in 100. yıldönümünde kullanılmış. 29 Ekim 2023 için de hazırlanıyormuş. Son terör saldırısı caddenin yeniden bu bayraklarla donatılmasına vesile olmuş. İstiklâl Caddesi, Türkiye'nin bağımsızlığının sembolü olan en önemli cadde diyebiliriz. Zira eski adı Cadde-i Kebir olan bu cadde, 1927 senesinde çiçeği burnunda Cumhuriyet'te yapılan ilk işlerden birinin tezahürü olarak İstiklâl adını almış. 'Ya İstiklâl, Ya Ölüm' mottosunu şiar edinerek Kurtuluş Savaşı kazanmış olan millete yakışan bir karar. Hele de İstanbul'un, 1923'e kadar işgal altında kaldığı ve İstiklâl'e işgalci İngiliz kuvvetleri ve Yunan bayraklarının çok değil, 1927'den beş yıl önce asıldığı düşünülürse... Bununla birlikte İstiklâl, sadece 'milli' değil, 'beynelmilel' de bir yer. Bölgedeki Rum, Ermeni ve Musevi azınlık nüfusu bir tarafa, yüze yakın ülkenin konsolosluğu da var burada. Terörün en çok hedeflediği bölgelerden olmasının bir sebebi de bu. GÜVENLİK ÖNCE GELİR, KENT MOBİLYALARI DEĞİL! 13 Kasım 2022 terör saldırısından sonra tartışılan önemli konulardan biri de İstiklâl'deki kent mobilyaları meselesi. Saldırıda kullanılan zaman ayarlı bombanın, bu kent mobilyalarının en önemli unsuru olan saksılı banklara bırakılması, saldırıdan hemen sonra bankların kaldırılmasına neden oldu. Aslında İstiklâl'de bundan bir buçuk yıl öncesine kadar bu tür kent mobilyaları yoktu, kaldırılmıştı. PKK terör örgütünün 1990'lı, hatta 80'li yıllarda çöp kutularını bomba bırakmak için kullanıldığı hesaba katılarak alınmış yerinde bir karardı bu. Bir mazisi de olduğu için Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'a bu konuyu özellikle sordum. Yıldız'ın yanıtına göre bu saksılı banklar, İstiklâl'e bundan bir buçuk yıl önce yerleştirilmiş. Ve yine onun verdiği bilgiye göre İstiklâl'deki kent mobilyaları meselesi, Anıtlar Kurulu'nun uhdesinde bir mesele. Bu konuda Anıtlar Kurulu'nun aldığı kesin bir karar var. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi, buna rağmen 2021'de caddeye saksılı banklar koydurmuş. ESNAF DA MOBİLYALARDAN ŞİKÂYETÇİ Başkan Yıldız esnafın da bu 'mobilya'lardan şekvacı olduğunu şu sözlerle anlatıyor: "Esnaf da, bu kent mobilyalarından şikâyetçi aslında. Burada sabah 09:00, 10:00 en hareketli saatlerdir. Dükkânlar 10:00 itibarıyla açılmış olur. Mal indirmeler falan biter. Esnaf, bize 'Ekrem başkana söyleyin bu saksılı banklar kaldırılsın' talebini iletti. Biz de ilettik, tabii sonra o nahoş saksı açıklaması geldi. Hâlbuki öncesinde de 'Bugün acı günü, polemik olmasın cenazelerimizi defnedelim' demiştik. Bu tür durumlarda güvenlik, en önemli ve öncelikli meseledir. Bir buçuk yıldır söylüyoruz. Çünkü buralarda sabahlayanlar da oluyor, dükkân sahibi sabah gelince bakıyor dükkânın önünde birileri sızmış, bunu istemiyor haklı olarak. Tabii Beyoğlu esnafının saldırıdan sonra terörün vermek istediği korku mesajını çiğneyerek, hiçbir şey olmamış gibi haftaya başlaması da çok önemliydi." Haydar Ali Yıldız'ın Beyoğlu'ndaki ilk belediye başkanlığı dönemi. Ancak Yıldız, AK Parti'de milletvekilliğinden önceki görevlerinden ötürü Beyoğlu'na vakıf bir siyasetçi. Yıldız, dünyada Beyoğlu gibi kozmopolit tek yerin Kudüs olduğunu söylüyor ve üç dinin barış içinde yaşadığı Kudüs'e benzetiyor Beyoğlu'nu... Yıldız, Beyoğlu'nun yalnızca kozmopolit yapısından ötürü değil, bir imparatorluklar sembolü olduğu için de genelde terörün başat hedeflerinden biri olduğunu dile getiriyor: "Roma'dan, Bizans'tan, Osmanlı'dan Beyoğlu'nu çıkardığınız vakit, imparatorluk gidiyor, sıradan devlet kalıyor. Çünkü bu üç büyük imparatorluğa bu vasfı kazandıran yer olmuş Beyoğlu. Ben bu yüzden Beyoğlu'nun Belediye Başkanı olarak buradaki Ermeni, Rum, Musevi'yle tam bir dayanışma sergileyip birlik olmalıyım. Birlik teröre en büyük cevaptır. Ancak artık terör bizi birleştirmeden de birlik olabilmenin yolunu bulmalıyız." Hakikaten de insanın ürettiği en büyük kötülüklerden biri, hatta birincisi olan teröre verilen en güzel cevap, adının çağrıştırdıklarına inat korkudan sıyrılmak ve terörün bizi korkutamayacağını göstermek. Nitekim bizim gittiğimiz Perşembe günü İstiklâl her zamanki gibi doluydu. Geçen pazarki saldırıdan sonra haftanın ilk günü ve devamında mevcut rezervasyonlar iptal edilmemiş. Münferit iptaller dışında, toplu rezervasyon iptali görülmemiş. Hatta çarşamba günü caddenin kalabalığı saldırıdan önceki cumartesinin seviyesine çıkmış. Bu noktada Türkiye'nin sanatçılarına, celebtriytlerine de büyük sorumluluk düşüyor. Şimdi İstiklal'e gelmeyecekler de ne zaman gelecekler. Beyoğlu, özellikle 'Gezi'de Taksim'den çıkmayan' sanatçıların İstiklâl'e bugünlerde