Tanımadan yargılamayın

On dokuz yaşında bir genç, babanın kalıplaşmış düşüncelerine hapsolup, kendisini sevgiden mahrum bıraktığını ifade ederken, zihnimde Reşat Nuri Güntekin'in Acımak adlı romanının kahramanı, Zehra'nın hikâyesi canlanıyor. Hatırlarsınız Reşat Nuri Güntekin Acımak adlı romanında çocuğuna sevgisini gösteremeyen bir babanın zorluklarla geçen hayat hikâyesine ve iç dünyasında taşıdığı travma kalıntılarına yer verir ve babayı suçlayan evladın onun acılarla dolu hikayesini öğrendikten sonra yaşadığı pişmanlığa vurgu yapar. Roman ebeveynlerini suçlayan gençler için önemli mesajlar ihtiva eder ve resmin görünmeyen tarafında sizin bilmediğiniz, göremediğiniz sebepler olabilir o nedenle ebeveynlerinizi tanımadan yargılamayın mesajı verir. Romanın kahramanlarından Zehra öğretmen çocukluk döneminde gördüğü olumsuz muameleden çok fazla etkilenmiştir ve babanın bu tavrından sonra insanlara olan güvenini kaybedip kendini bir kozaya hapsetmiştir. Zehra artık herkese kuşkuyla bakmakta ve ördüğü kozanın dışına çıkmak istememektedir. Çocukluğunda babadan işittiği azarlar ve onun sert tavrı Zehra'yı fazlasıyla etkilemiş ve kronik bir öfkeye dönüşmüştür. Zehra, babanın adını dahi duymak istememekte ve onun nezdinde bütün insanlardan uzaklaşmaktadır. Zehra, babaya olan güvenini kaybettiği gün hayata, kendine ve insanlara küsmüş ve yalnızlığa çekilmiştir. pushfn('ads'); Zehra bir gün beklemediği bir haber alır; baba hastalanmış ve ölüm döşeğindedir. Şaşırır, iç dünyasını yoklar ve duygularında hiçbir kıpırdama olmadığını hisseder. Babanın kendisini hayatının en kritik döneminde sevgiden mahrum bıraktığını ve sert ve anlayışsız tavırları ile ruhunu yaraladığını düşünür ve ölüm döşeğinde olduğunu öğrendiği halde zerre kadar merhamet hissetmez. Zor günlerinde kendisini yalnız bıraktığına inandığı babayı ölüm döşeğinde yalnız bırakarak cezalandırmak ister. Zamanın maarif müdürü babanın hiç olmazsa kızını ölüm döşeğinde görebilmesi için Zehra Hanım'ı ikna eder. Fakat Zehra Hanım hastaneye baba vefat ettikten sonra ulaşabilir ve babaya olan öfkesi hâlâ devam etmektedir. Babanın cenazesi defnedilirken komşular Zehra'nın soğuk ve donuk tavırlarına bir anlam veremez ve nasıl olur da gözünden bir damla yaş dahi gelmez diye düşünür ve kendi aralarında fısıldaşırlar. Akşam vakti Zehra Hanım uyumak için babanın odasına geçtiğinde gözüne eski bir çeyiz sandığı ilişir ve olduğu yerden doğrulur, sandığı karıştırmaya başlar ve burada babaya ait bir hatıra defteri bulur ve okur. Zehra okudukça yüreğinden bir parça düşer ve ilk defa babaya karşı merhametle dolar. Zehra babanın acı, yoksulluk ve çilelerle dolu hayatından çok etkilenir ve yoğun bir acıma duygusu yaşar. Zehra onu hayattayken anlayamadığı için derin bir pişmanlık içindedir. Zira uzun yıllardan beri ayrı yaşadığı baba hakkında anlatılanlar ile günlüğe aktarılanlar çok farklıdır. Zehra, babayı hayattayken tanımadığı, bunun için çaba göstermediği