İnsanın kendisiyle savaşı

Rabbimiz ihtiyacımız olan her şeyi, bizi dünyaya getiren kadına yani annemize bahşetmiştir ve onun desteği ile hayata tutunuruz. Merdivenleri bir bir tırmanır ve sarsılmaz bir ahenkle akan hayatın bir parçası haline gelir ve bu akışa uyum sağlarız. Anne babamızı, cinsiyetimizi, ten rengimizi ve yaşadığımız coğrafyayı seçme hakkımız yoktur, bunların kaderimiz olduğunu bilir, teslimiyet gösteririz. Rollerimiz sahip olduğumuz cinsiyete uygun şekilde gelişir ve hayatımızı buna göre düzenleriz. Fakat ne gariptir ki insanoğlu Allah'ın bahşettiği bu düzeni bozmaya kalkıyor ve O'nun yasalarına baş kaldırarak ilahlığa soyunuyor. Varlık alemi Allah'ın koyduğu kanunlara tereddütsüz teslimiyet gösterirken insan Allah'ın düzenini sarsacak eylemlere yöneliyor ve başkaldırıyor. Nitekim bugün hakim sistemin, insanın fıtratını bozmaya yönelik olan her türlü sapkınlığı desteklediğini ve teşvik ettiğini görmekteyiz ki, cinsiyet değiştiren bireylerin hızla artması bunun bir göstergesidir. pushfn('ads'); Son yıllarda bireysel özgürlük söylemi ile ilişkilendirilerek toplumun bilinçaltına enjekte edilmeye çalışılan toplumsal cinsiyet ve kuir teori özellikle genç bireylerin cinsiyet algılarını büyük oranda etkiledi. Kadın ya da erkek doğulmaz, bu kimlikler bireyin tercihine göre şekillenir düşüncesine dayanan kuir teori, yaradılıştan geleni, kaderi reddediyor ve bireye tercih ettiğin cinsiyeti seçebilirsin vurgusu yapıyor. Bu çarpık yaklaşım, yerleşik cinsiyet anlayışının, geleneksel inanışların, arkaik yapıların ve hurafelerin eseri olduğunu savunuyor ve özellikle gençlere sapkınlığı özendiriyor. Toplumsal cinsiyet teorisi ya da kuir teori, kadına yönelik şiddet ve dışlayıcı tavırları saf dışı bırakacak bir yol gibi lanse edilerek kitlelerin bilinçaltına enjekte edilmeye çalışılıyor. Ancak resmin arka tarafına baktığınızda ilahi olana, hak olana karşı bir başkaldırı ile karşılaşıyor ve tehlikenin hangi boyutlara ulaştığını fark ediyorsunuz. Nitekim burada bahsedilen özgürlük kavramı, bireyin sahip olduğu hakları gündeme getirmiyor aksine bu yaklaşım Allah'ın bahşettiğini reddetmeyi yani ilahi olana karşı çıkışı içeriyor. pushfn('ads'); Doğuştan olanı kabullendiğinizde yaradılışı dolayısıyla kaderi kabullenmiş olacaksınız ki, geleneksel dokuyu bozmaya yönelik olarak projelendirilen cinsiyet anlayışları indirgemeci bir yaklaşım sergileyerek kader inancını yıkmaya çalışıyor. Yani cinsiyet kavramı üzerinden, yaradılışa, kadere karşı bir başkaldırı yapılıyor ve bu köhne zihniyet özgürleşme adı altında halklara aktarılıyor. Kadere teslimiyet göstermek imanın şartlarındandır ve biz Allah'ın bahşettiğine iman eder, teslimiyet gösteririz. Zira üzerinde yaşadığımız dünya bir sınav mahallidir ve sahip olduğumuz her şey bu sınavın bir parçasıdır. Allah'ın bahşettiği düzen insanın huzur ve sükûnetini sağlayacak niteliktedir dolayısıyla insanın bu düzeni koruması ve sürekliliğini sağlaması gerekir. Ne var ki hakim sistem, tabiatına aykırı davranan ve yaratısına başkaldıran bir insan modeli oluşturarak ilahlığını ilan etmek istiyor. Nitekim son günlerde hızla artan cinsiyet değiştirme operasyonları bu başkaldırının hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor.