İnsan ölümü hatırlamak istemez

İnsanın yaşamını etkileyen iki temadan bahsedilir; ölüm duygusu ve özgürlük ihtiyacı. Ölüm aldığınız her nefeste, attığınız her adımda varlığını hissettiren bir gerçektir fakat nedense insan ölümü hatırlamaktan kaçınır. Zira ölüm duygusu kişiyi hatalarıyla yüzleşmeye ve vazgeçemediği bazı şeyleri terk etmeye zorlar. İşin içinden bir türlü çıkamaz insan ve umursamaz bir tavır sergileyip avutmaya çalışır kendini. Ölümü ve ölüm sonrasını yok sayar ve ana odaklanır. Lakin gemi kıyıya yaklaşmışsa, kuşandığı bütün mazeretleri terk edip gitmekten başka seçeneği yoktur. Ve her insanın alınmış bir bileti vardır, vakit geldiğinde gonk çalacak ve yolculuk başlayacaktır. İkinci tema insanların dillerinden hiç düşürmediği özgürlük kavramıdır. Özgürlük kişinin seçimlerinin ve eylemlerinin sorumluluğuna sahip olabilmesi ve bu konuda bir engelle karşılaşmamasıdır ki bu insana lütfedilmiş bir imkândır. Rabbimiz dileseydi bütün kalpleri iyiliğe çevirir ve iyilik üzerine birleştirirdi ancak O insanı seçimi noktasında özgür bırakmış ve iyiliğin kötülükten süzülüp ayrışmasını sağlamıştır. İki yol, iki güzergâh var İyi ve kötü Siyah ve beyaz İnsan seçimini yapma noktasında özgür bırakılmış ancak verdiği kararın sorumluluğunu üstlenmek zorundadır Kötüyü, kötülüğü seçmişse bunun getirdiği tahribatın hesabını vermelidir. pushfn('ads'); İnsan bazen sormadan edemiyor; iyiliği seçmenin bir sebebi, bir gerekçesi var ama insan kötülüğü neden tercih eder Zira cehaletin karanlığına batmış bireylerin nazarında kötülük bir güç ve iktidar göstergesi olarak algılanıyor ve bu kişiler kendilerini şiddet üzerinden ifade ediyorlar. Her kap içindekini sızdırıyor, herkes neyi talep etmişse onun renklerini taşıyor. Sosyal Psikolog Roy Baumeister kötülüğün kaynağını dört sebebe dayandırıyor; para, bencillik, idealizm ve sadizm. Para insanlık tarihinde ağır çatışmaların ve savaşların sebebi olmuştur. Katiller, belamlar, diktatörler, dalkavuklar, cellâtlar parayı tek başına ellerinde tutabilmek için büyük katliamlar, savaşlar yapmışlar ve kirli bir miras bırakıp gitmişlerdir. Kötülüğün ikinci kaynağı kişinin bencilliği ve kendini tehdit altında hissetmesidir. Ağır ruhsal bozukluk yaşayan katiller ve psikopatlar bu kategoride yer alır ve bütün dikkatlerini kendi yörüngelerine çeviren bu kişiler, her şeyi kötülüğün bir parçası olarak algılayıp tenakuzda dururlar. Halim selim bir görüntüye sahip olan psikopatlar küçük meseleleri devleştirerek bir caniye dönüşür ve yıkmaya, tahrip etmeye başlarlar. Olgunlaşmamış, çocukluğun sınırlarından çıkamamış ve hatalarıyla yüzleşememiş olan bu kişiler her şeyi tehdit olarak algılar ve hemen şiddete yönelirler. Baumeister'e göre bencillik ve sadizm gibi idealizm de kötülüğün sebepleri arasında yer alır. Kişi kendisini inandığı, doğru kabul ettiği şeyin temsilcisi olarak görür ve karşı safta yer alan bireylere kötülük yapma hakkının olduğuna inanır. Bu kişiler belli