Görünmeyen tehlike

Bizler, "Ya benimsin ya toprağın" söylemini araçların üzerine iliştirilmiş masum bir ifade olarak görür ve neye işaret ettiğini pek dikkate almazdık. Fakat eşlerini katleden canilerin bu ifadeyi dillendirerek kendilerine bir gerekçe oluşturduklarını görünce irkildik ve tehlikenin farkına varamadığımızı anladık. Düşünün; katil yaşadığı saplantıyı aşk ve sevgi sözcüğü ile harmanlayarak ayrılmak isteyen eşini katlediyor ve bunu kendine hak olarak görüyor. Aşkla saplantı arasındaki ayrımın farkına varamayan kurbanlar, katil için önemli olduklarını ve sevildiklerini düşünüp, gerekli önlemleri almıyor ve cellâtlarının elinde can veriyorlar. Oysa katilin gerekçe olarak gösterdiği, "Ya benimsin ya toprağın" söylemi bireyin özgürlüğüne vurulmuş bir zincir ve katilin elindeki suç aleti kadar tehlike saçıyor. Zira bu ifade bir saplantının, yapışıklığın, psikopatlığın, zorbalığın ve şiddetin renklerini taşıyor ve katillerin cesaretini artırıyor. O nedenle bu tür söylemleri araçlarının üzerine ya da eşyalarına iliştiren kişilerin tavırları yakın takibe alınmalıdır. pushfn('ads'); Partnerine saplantılı hale gelen katil ayrılığı yenilgi olarak görüp, uzaklaşmayı hiçbir şekilde kabullenemez ve kendisini terk eden kişinin ölümü hak ettiğine inanır. Ve tutunduğu kişi olmadan asla yaşamayacağını düşünüp, ben yoksam sen de olmamalısın anlayışıyla hareket eder. Saplantı zamanla zorbalığa, baskıya, şiddete dönüşür ve kişi karşı tarafın hürriyetini bütünüyle gasp eder. Katil partnerinin benliğini kendi benliğinde eritir ve onun kendisinden bağımsız hareket edemeyeceğine inanır ve köleleştirir. Ruh hekimleri saplantılı kişilerin çocukluk döneminde olumsuz koşullarda yaşamış olabileceklerini ve bu koşullar nedeniyle güven duygularının cılız kaldığını ifade ediyorlar. Nitekim kendini zayıf ve korunaksız hisseden kişi kaybetmeyi bir yenilgi olarak görüp tahammül gösteremiyor ve karşılaştığı sorunlarla başa çıkmakta güçlük çekiyor. Kişi kendini yetersiz, değersiz ve zayıf görüyor ve ancak saplantılı olduğu kişi ile birlikte olduğu sürece hayatını sürdürebileceğine inanıyor. Son günlerde saplantılı olan kişilerin öz çocuklarını da hedef seçtiklerini ve karşı tarafı cezalandırmak için çocuğu katledip, intihara yöneldiklerini görmekteyiz. Ne acıdır ki bir ay içinde aynı kaderi yaşayan beş çocuğun hikâyesine rastladım. Boşanmayı kabullenemeyen saplantılı kişi intihara karar veriyor ve hem eşini cezalandırmaya hem de çocuğunu kendi kaderine ortak