Bir kartal yavrusu, dağların eteğine bir yuva yapmış ve yumurtalarını buraya bırakmış. Ancak yuvadan ayrıldığı bir günde yumurtalardan biri yuvarlanarak aşağı taraftaki köye kadar ulaşmış. Yumurtayı gören bir tavuk onu alıp kendi yumurtalarının arasına koymuş. Yumurtanın farklı olduğunu anlamış ama yine de onu sahiplenmeye karar vermiş ve kendi yumurtaları ile birlikte yuvasına taşımış. Gün gelmiş, tavuğun civcivleri tek tek çıkmış, kartal yavrusu da diğer civcivlerle birlikte hayata gözlerini açmış. Civcivler kartal yavrusunun kendilerine benzemediğini fark etseler de pek de önemsememişler. Kartal yavrusu burada civcivlerle birlikte hareket etmiş ve hayatta kalmanın yollarını öğrenmiş. Zaman içinde kendisinin diğer yavrulardan farklı olduğunu o da fark etmiş ve bunu kardeşleri ile paylaşmış ama onlar böyle düşünmene gerek yok sen de bizim gibi tavuksun diyerek onu rahatlatmaya çalışmışlar. pushfn('ads'); Kartal yavrusu bir gün yiyecek için çıktığında başını gökyüzüne kaldırmış ve burada uçan kartalları görmüş. Onlara gıpta ile bakmış ve kartal olduğunu hissedip çelişkilerinden kurtulmaya çalışmış ama muvaffak olamamış. Ana tavuğa gidip, gökyüzünde uçan kartalları göstermiş kendisinin de onlar gibi uçmak istediğini söylemiş. Ama ana tavuk, "Sen bir tavuksun, tavuk uçamaz" demiş, bunun üzerine kartal yavrusu hayat boyu uçma özlemiyle yaşamış fakat bir tavuk olarak yaşamış ve ölmüş. Hikâyede olduğu gibi bazı ebeveynler çocuklarının kendilerini tanımalarına ve yeteneklerini geliştirmelerine izin vermez onları belli kalıpların içine sokmaya çalışırlar. Çocuk ebeveyninden farklı yeteneklere sahiptir ve kendini gerçekleştirmek için harekete geçer ancak anne-baba ona kendilerine göre bir gömlek biçer ve bu gömleği ömür boyu giymesini isterler. Aşırı koruyucu anne-babaların çocuğun yeteneklerini erken yaşlardan itibaren baskıladıklarını görürsünüz. Mesela, üç yaşından itibaren çocuk dişlerini fırçalayabilir, tuvalet temizliğini