Çocuğun dünyaya açılan penceresi

Çocuk, legolardan oluşturduğu köyü itina ile düzenlemiş ve kendisini köyün yöneticisi olarak ilan etmişti. Çocuk hayalleri ile bütünleştirdiği köyünde özgürlüğü yakalamıştı ve ufuklara doğru yol almaktaydı. Çocuk olayın dışında değil bizzat içinde yaşıyordu. Eğildim ve onun dünyaya açılan penceresini ve oluşturduğu bu şirin köyü anlatmasını istedim. Çocuk başını kaldırdı ve manalı bir şekilde baktı yüzüme sonra köyün okulundan, hayvanların otladığı meralara kadar hiçbir şeyi atlamadan anlattı. Çocuk, legoları itina ile yerleştirmiş ve köyün sakinlerine rollerini vermiş, kendisini de yönetici olarak ilan etmişti. Köyü yönetmek zordur istersen bu işi başkasına ver dediğimde başını kaldırdı ve sert bir ifade ile "Hayır, köyü ben kurdum, başkan benim" dedi Çocuk potansiyel olarak taşıdığı liderlik özelliğini oyun aracılığıyla ortaya koyuyor ve rolünü kaptırmak istemiyordu. Çocuk kendini hiç olmadığı kadar güçlü ve özgür hissediyordu. pushfn('ads'); Çocuk rolüne iyice adapta olmuştu, arkadaşı yanına gelip, oyuna dâhil olmak istediğinde ise olduğu yerden fırladı ve şiddetle karşı çıktı. Çocuk, yaşamının en kritik dönemindeydi ve elinin ulaşabildiği her şeyin kendisine ait olduğuna inanıyordu. Arkadaşı oyuncaklara uzandığında başını kaldırdı ve arkadaşını ittirmeye başladı. İki çocuk arasında yaşanan çatışma uzayınca araya girdim ve ona döndüm; "Oyuna arkadaşını da dâhil ettiğin takdirde Allah sana mutluluk denen bir güç gönderecek ve bu güç bütün köy halkına ulaşacak, bunu arzu etmez misin" dedim. Mutluluk nasıl bir şey, eli, ayağı var mı, rengi nedir gibi sorular sordu ve aldığı cevaplarla ikna olup, elindeki oyuncağı arkadaşına uzattı. Sonra mutluluk ne zaman gelecek Okuldaki çocuklar ve onların anneleri de mutlu olabilecekler mi diye sordu. Evet, şimdi geldi, gözlerini kapat ve onu görmeye çalış, Allah senin bu davranışından hoşnut oldu ve sana mutluluk gönderdi dedim. Çocuk inandı ve yüzünde