Anlam dünyamızın duvarlarını dinleyerek öreriz

Hayatın tamamına yayılmış olan eylemler üzerine pek düşünmeyiz.Dinlemek, konuşmak, susmak... Hepsi bildiğimiz kelimeler. Hepsini cümle içinde rahatlıkla kullanır, gün boyu dinlemek, konuşmak, susmak eylemlerini, üzerinde hiç düşünmeden icra ederiz.Oysa kemale ermek istiyorsak bu üç eylemde düğümlenen kendi sırrımızı çözmemiz gerekiyor.Ruhumuzun üçgıdası, üç merhalesi, üç durağıdır, dinlemek, konuşmak ve susmak. Tıpkı bedenimizin üç eylemi gibi: Yemek, hareket etmek, uyumak.Vücut için gerekli olan yemek, ruh için dinlemeye tekabül eder. Ruh dinleyerek var olur. Mevlânâ der ya hani "Dinle neyden kim hikâyet etmede, ayrılıklardan şikâyet etmede."Bezm-i Elest'te Rabbini önce dinlemiştir Ruh: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" Sonra cevap vermiştir: "Evet, Rabbimizsin."Modern öncesi dönemlerde insanın dünyaya dâhil olduğu uzvu kulağıdır. Dinleyerek var olur insan. Dinleyerek var olduğu için ve dinlediklerinden edindiği bilgiler ile var olduğu için sohbetin çok özel bir yeri vardır. Hadis-i Şerifte Peygamber Efendimiz, "Sizden biri konuştuğu zaman hayır konuşsun" buyurmuştur. İçinde hayır olmayan konuşmalar, sohbet sayılmıyor. Sohbet önemli, lakin mâlâyâni şeyler konuşulacaksa yani konuşulanlar bizi artıran, zenginleştiren şeyler değil de eksilten şeylerse,olsa da olur olmasa da olur kabilinden şeylerse o vakit sohbet değil, halvet, yani yalnızlık tercih edilir.Sözümüzle dâhil olmadan önce, kulağımızla dâhil oluruz dünyaya. Dinlemenin arkası konuşmadır. Tıpkı yemek yedikten sonra bedende ortaya çıkan enerji gibi dinlemenin sonrası konuşma olarak dışa çıkar. Modern tıp, bebeğin anne karnında dinlemeye başladığını söylüyor. Biz henüz bebeği görmezken o bizim dünyamıza kulağı iledâhil olur. Çocuk, kulağında kalan, kulağından gönlüne akan sesleri biriktirmeye başlar. Önce anlamsız çıkan sesler, zamanla söze dönüşür ve çocuk konuşur.Canlıya ve dahi nesneye şefkat ve merhametle yaklaşan, sevdiğini Allah rızası için seven insanların meclisinde çocuklar hem hâl dilini hem kâl dilini öğrenirler.Anlam dünyamızın duvarlarını, dinleyerek öreriz. Tabiatın sesini dinleriz. Yağmurun sesi, rüzgârın sesi, birbiriyle uyum içinde, birbirinin sınırını ihlal etmeden bir arada duran börtü böceğin sesi...Kulağımıza okunan ezan ve bize bahşedilen isim ile dâhil olduğumuz dünyada Kur'an'ı dinleriz. Rabbimizin emirlerini dinleriz. Okurken yalnız bize hitap ediyor gibidir Kur'an. Her dinleyişte yeni bir dünya açılır önümüzde. Dinlemenin edebi, tekrar tekrar dinlemektir. Hayırlı olanı tekrar tekrar dinlediğimizde meleklerin dünyasına yaklaşırız. Çünkü insan hep ortadadır. Bir eliyle meleklerin elini tutar, diğer eliyle şeytanın. Sohbet hayırlıysa her dinleyişte biraz daha yaklaşırız meleklerin dünyasına. Sohbet, sözün bir gönülden bir gönle akan yolculuğudur.Dikkat ediniz, manevi bir sohbetin ardından namaza durduğunuzda kanatlanmış gibi olursunuz. Ayağınızın altından yer kayar. Kalbiniz genişler. Ah kul olmak ne güzeldir!!!Dinlemek, gönül kasetimizi doldurmak gibidir. Ne dinlersek hayatımıza o