Ucuzluk nerede kaldı

Pazarlarda, marketlerde ve mutfaktaki yangın her geçen biraz daha alevleniyor. Türkiye'yi idare edenler ucuzluk için 'yaz ayları'nı işaret etmişlerdi. Yaz ayları da geride kalmak üzere, fakat beklenen ve vaad edilen ucuzluk bir türlü gelmedi.İdarecilerin esas hatası, en başta ekonomi sahasındaki sıkıntıları inkâr etmeleridir. Ayaklar yorgana göre uzatılmadığı için her geçen gün kriz büyüdü ve artık önü alınamaz hale geldi. Başka bir yanlışlık da, yaşanan krizin başka ülkelerdeki krizlerle karşılaştırılmasıdır. Elbette her ülkenin kendine göre şartları vardır. "Filan ülkede fiyatlar daha palalı" diyerek Türkiye'deki zamlar savunulabilir mi Ekonomik krizin büyümesinde, uygulanan politikalar sebebiyle köylerin fiilen boşalmasının da etkisi vardır. Köylerde yaşayan milyonlarca kişi üretici olmaktan çıkıp tüketici haline gelmiş durumda. Karadeniz köylerini örnek verecek olursak, eskiden her evde 3 ya da 5 büyükbaş hayvan beslenirdi. Şimdi ise hiç inek ya da koyun beslenmeyen köyler var. Köylerde hayvancılığın fiilen sona ermesinin başka zararları da var. Çarşıda pazarda tonu 3 bin TL'ye satılan otlar yaylalarda çürümeye terk edilmiş durumda. Bazı yaylalar var ki, neredeyse 10 yıldır hiç hayvan gitmemiştir. Yüzlerce, hatta binlerce büyükbaş hayvanın 'bedava' beslenmesine imkân varken dağlardaki otları çürümeye terk etmek 'milli servet' kaybı sayılmaz mı Peki, yeniden köylerin canlanması ve az da olsa hayvancılığın gelişmesi mümkün olur mu Siyasi idare kararlı olursa bunu yapmak mümkün olabilir. Geri dönüşü olmayan yatırımlar yerine iyi kontrol edilmiş bir teşvik sistemiyle köylerde hayvancılık ayağa kalkabilir. İlk adım olarak kış aylarında