Türkiye'nin krizi

Türkiye'yi idare edenler bir yandan "Bizde ekonomik kriz yok" ya da "Bizdeki kriz dünyadaki krizin yansımasıdır.Avrupa ve Amerika bizden daha kötü durumda" demeyi sürdürüyor, bir yandan da krizden çıkışla ilgili yeni vaadlerde bulunuyorlar. En çok tekrarladıkları ise, "Ülkeyi krizden ancak biz çıkarırız" şeklindeki sözler oluyor. Esasında bu beyan, ülkemizin ciddi bir ekonomik krize sürüklendiğinin itirafı anlamına gelir. Aynı şekilde düşük gösterilmek istense de enflasyondaki yükseliş inkâr edilemeyecek seviyede. İdareciler ise, üç haneli rakamlara yükselen enflasyon için "Yakında iki haneli rakamlara inecek ve hedef tek haneli enflasyon" diyorlar. Elbette başka ülkelerde olduğu gibi bizde de tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşmak mümkündür, fakat bunu, milleti yanıltarak ya da gerçek durumu inkâr ederek sağlamak mümkün değil. Bu vaadde bulunan idarecilere en başta şunu sormak icap etmez mi: Madem 'tek haneli enflasyon' rakamlarına ulaşmak mümkün, niçin ülkeyi kötü idare ederek enflasyonu üç haneli rakamlara yükselttiniz Amerika ve Avrupa'da faizlerin yükselmesi kararlarını misal veren bazı uzmanlar, aynı şeyin ülkemizde de olmasını istiyor. Faizin 'çare' olarak görülmesi elbette tasvip edilemez. Nitekim Türkiye'nin sorununun faiz olmadığını ifade eden Kalkınma Ekonomisti ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı eski Müdürü Bartu Soral, pek çok sorunun bir arada olduğunu, bunların sadece faizle çözülemeyeceğini söylemiş. Türkiye'de teknoloji üretecek beyinlerin yetiştirilmediği tespitini de yapan Soral, "Teknoloji açığını kapatmadan istersen faizi bin baz puan artır, sonuç değişmez" demiş. Peki, teknoloji açığını nasıl kapatabiliriz Bakınız, iş yine geldi 'eğitim'de düğümlendi. Mevcut eğitim sistemiyle "teknoloji açığını kapatabilecek beyinler"i