Siyaseti camilere sokmayın!

Şimdiki idarecilerin dikkate alma gibi niyetleri olmasa da, doğruları, gerçekleri ve akıl için bir olan yolu hatırlatmakta fayda var: Camiye, okula ve kışlaya siyaset sokulmamalı!Slogan haline gelen ve tekrarlanan bu meseleyi bütün idareciler dikkate almak durumunda. Kim ki camiye, okula ve kışlaya siyaset dili, siyaset anlayışı ve siyaset bakışı sokarsa o kişi Türkiye'ye ve bütün insanlara haksızlık yapmış olur. Okula ve kışlaya siyaset sokmak elbette kötülüktür, ama camiye sokulan siyasetin açtığı yaraları tedavi etmek yıl değil, yıllar alır. Bu bakımdan camileri, cemaati ve imam hatipleri de rahat bırakmak gerekir. Camilerde okunan hutbeler artık 'merkez'den gönderildiğine göre hutbeleri hazırlayan Diyanet İşleri Başkanlığının bu hususta büyük sorumluluğu vardır. Okunan bazı 'siyasi hutbe'lere cemaat itiraz etse de maalesef idareciler bu itirazları dikkate almıyor. Tabii ki camide okunan bir hutbeye cemaatin itiraz eder duruma gelmesi, daha doğrusu itiraz edilecek hutbelerin okunması büyük bir ihmalin neticesidir. Camileri ve hutbeleri bu hale getirenlerin büyük sorumlulukları vardır. Kışlalara siyasetin sokulması 'darbe'leri netice verdiği gibi, camilere siyasetin sokulması da insanların birbirine olan güvenini, sevgisini ve saygısını kaybettirir. Birbirine güveni, saygısı ve sevgisini kaybetmiş insanlar 'cemaat' haline gelebilir mi Camilerin cemaatsiz hale gelmesine yol açan bu yanlışlara kesin olarak kapıların kapanması icap eder. Camilere siyasetin sokulduğu devirlerden biri de 12 Eylül 1980 ihtilali sonrasıydı. O dönemde hutbelerden ve cami kürsülerinden doğrudan ya da dolaylı olarak darbecileri öven, siyasetçileri karalayan sözler duyuldu.