Sığınmacıları unutanlar

Komşumuz Suriye'de patlak veren kavga, kargaşa ya da savaşın en büyük mağduru ülkemiz oldu.Rakamlar azalıp çoğalsa da ortalama 5 milyon insan savaştan kaçarak Türkiye'ye geldi ve bunların büyük çoğunluğu yardıma muhtaç olan insanlardan müteşekkildi. Milletimiz mülteci, sığınmacı ya da göçmen diye isimlendirilen bu insanları büyük ölçüde güler yüzle karşıladı. Elbette "gelmesinler, gitsinler" diyenler de oldu; fakat onlar azınlıkta kaldı. İlk günlerden itibaren esas meselenin kavga, kargaşa ve savaşları başlatmamak olduğu çok söylendi. Bazıları Suriye'den Türkiye'ye ya da başka ülkelere gidenleri kınamış olsa da; esas kınanacak olanlar ülkeleri yaşanmaz hale getiren idareciler ve uyguladıkları politikalardır. Suriye'de bir savaş başlamamış olsa 10 milyondan fazla insan bu ülkeyi terk edip sıkıntıları göze alır mıydı Suriye meselesinde Türkiye'yi idare edenler de iyi bir imtihan veremedi. Bunun bir sebebi de, işin en başında hadisenin bu kadar vahim neticelere varabileceğinin tahmin edilememiş olmasıydı. "Bu mesele 3 ya da 5 ayda biter. Türkiye bu hadiseden çok büyük kâr elde eder. Yakında Şam'da Cuma namazı kılarız" diyen idareciler vardı ve bu tahminler hiç tutmadı. Bu kavga nasıl başladı ve acaba başlatanların istediği gibi mi devam etti o da tartışmalı... Avrupa ülkeleri de bu hususta sınıfta kalmış oldu. Başka ülkelerden gelen 'mülteci'lere bir şekilde kapı açan 'zengin ülkeler' sıra Suriye'den 'kaçanlar' söz konusu olunca işi ağırdan aldı. Ara formül olarak da Türkiye'yi 'göçmen, sığınmacı bekleme yeri' olarak düşündüler. Bunu gerçekleştirebilmek için de belli miktarda para yardımı yapmayı vaad ettiler ve sistem bu şekilde işledi. Haberlere bakılırsa AB ülkeleri göçmenler, sığınmacılar konusunda verdikleri sözleri tutmuş değiller. Bu husustaki bilgi şöyle: "Avrupa Birliği'nin (AB) sığınmacıları ülkelere dağıtma projesi çerçevesinde yılda 8 bin olarak koyduğu hedefe rağmen, şu