İşte tablo, işte gerçek

Hak, hukuk ve adaletin sağlanması ile ilgili meseleler mutlaka Türkiye'nin birinci gündem maddesi olması icap eder, ancak ekonomideki gelişmeleri de görmezden gelemeyiz.İdareciler, "Dünya bizi kıskanıyor" demeye devam ederken, üzücü bir haber duyuldu: Türkiye, dünyanın en büyük 20 ekonomisi sıralamasında yerini kaybetmiş. Hemen hatırlamak gerekir ki, ülkemiz ekonomi sıralamasındaki yerini kaybettiği gibi 'hak, hukuk ve adalet sıralaması'ndaki yerini de büyük ölçüde kaybetmiştir. Zaten hak, hukuk ve adaletin tecelli etmediği bir ülkenin başka sıralamalarda da önde olması kolay değil. İlgili haberde şu bilgiler yer alıyor: "IMF ve Dünya Bankası'nın verilerine göre 2021'de, Türkiye en büyük ilk 20 ekonomi içerisinden çıkarak 21. sıraya geriledi. İlk 20'nin yeni üyesi ise İran oldu. Ülkelerin ekonomik güçleri Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyüklüğü ve kişi başına düşen GSYH ile ölçülüyor. Belirli bir dönem içinde üretilen bütün malların o yıla ilişkin ortalama piyasa fiyatları üzerinden toplanmasıyla GSYH, o miktarın nüfusa bölünmesi ile de kişi başına GSYH hesaplanıyor." (tr.euronews.com, 23 Nisan 2022) Daha alt sıralarda yer alan ülkeler örnek gösterilerek "21. sırada olmak"la da övünenler olabilir. Fakat burada önemli olan Türkiye'yi idare edenlerin "daha iyiye doğru gidiyoruz" derken; gerçekten tersinin olmasıdır. Yirminci sıradan yirmi birinci sıraya düşmek iyi değilse, ülke ekonomisi de iyiye gitmiyor demektir. Bazı idareciler, "Virüs salgını vardı, şöyle oldu, böyle oldu" diyebilir. Dünyanın umumi anlamda bir ekonomik kriz yaşadığı elbette inkâr edilemez. Ancak bu sıkıntılar sadece Türkiye'yi etkilemiyor ki. Bütün dünya ülkeleri aynı nispette mevcut krizden etkileniyor. O halde sıralamada daha alt seviyelere düşmeyi, 'dünyadaki kriz' ile açıklamak inandırıcı olabilir mi Türkiye'yi