Camiye, okula, kışlaya...

Siyasetin ve siyasetçilerin 'denge'yi muhafaza etmeleri zaten zordur; ama en fenası, siyasetin camiye, okula ve kışlaya girmesidir.Bu hususta ne kadar dikkat edilse yeridir ve fazla olmaz. Bununla birlikte son yıllarda siyasetin okul ve kışladan ziyade; tam anlamıyla camiye girdiğine şahit olunuyor. Siyasetin camiye, mihraba ve hutbeye sokulması en büyük zararı camiye ve 'din'e verir. Geçmişte yaşanan hadiseler bunun en büyük delili olduğuna göre, bu yanlış anlayışta ısrar etmek ve camileri siyasete bulaştırmak nasıl düşünülebilir Haydi siyasetçiler bu yanlışa düştü, camileri siyasete bulaştırmak istedi. Böyle bir durumda; buna en başta ve en büyük itiraz mütedeyyin insanlardan, kanaat önderlerinden, STK'lardan ve hatta 'dinî cemaatler'den gelmeli değil mi Camiler herkesindir ve herkese açık olur. Fıkıhçıların çok daha iyi bildiği ve dile getirdikleri üzere, herkese açık olmayan camilerde Cuma namazı dahi kılmak doğru değildir. Hatta ve hatta herhangi bir camiye herhangi bir ülkenin bayrağını asmaya dahi fıkıh âlimleri itiraz etmiştir. Bu kadar hassasiyet isteyen bir konuda, bir parti anlayışının herhangi bir camide propagandasının yapılması katmerli yanlıştır. Diyelim ki bugünkü şartlarda iktidarın taraftarları yüzde elli nispetinde olsun. Peki, camiye giden iktidar partisini benimsemeyenler camide yapılan 'propaganda' karşısında ne yapacaklar Siyasetin camiye sokulması en başta cami cemaatini camiden ve cemaatten küstürmez mi Kimin bunu yapmaya hakkı ve salâhiyeti olabilir Siyasetçilerin camiye gidip namaz kılması başkadır, girdiği camide siyasî konuşmalar yapması farklıdır. Birinci durum tebrik edilir, ikinci hal ise tenkit. Bazıları siyasetçilerin camilerde yaptığı konuşmalarda parti adı geçmediğini ileri sürerek bunu 'camiye siyaset girmesi' olarak görmeyebilir. İlk bakışta doğru gibi gelse bu da kesin olarak yanlıştır. Nihayetinde siyasî kimliği olan bir kişinin camide açıklamalar yapması ve bunu alışkanlık haline getirmesi çok yanlıştır. Siyasetçi