Bediüzzaman'a kulak vermek

23 Mart, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin çileli dünya hayatının sona erdiği ve ebedi aleme göçtüğü tarih.Bilindiği üzere 23 Mart 1960'da Urfa'da vefat eden Bediüzzaman, bu şehirdeki Halilurrahman Dergahı'nda defnedilmiş, ancak 27 Mayıs (1960) askeri darbesi sonrasında cesedi buradaki mezarından çıkarılarak bir meçhule götürülmüştü. Peki, darbecilerin Bediüzzaman'ın cesedinden dahi rahatsızlık duymalarının sebebi neydi Belki başka sebepler de sayılabilir ama onun "İman kurtarmak devası"ndan rahatsızlık duyduklarını söylemek yanlış olmaz. Çünkü o insanların imanlarını kurtarmayı birinci gündem olarak tespit etmiş ve talebelerine de bunu ders vermiştir. Bediüzzaman'ın ifadesine göre her insanın başına 'ebedi hayatı kazanmak ve kaybetmek davası' açılmış ve 'aklı olan herkes' sermayesini bu davayı kazanmak için harcamalı. İmanı elde etmek ve ebedi hayatı kazanmayı birinci vazife olarak görenlerin dünyanın boş işleriyle meşgul olması mümkün mü İşte darbeciler ve onlar gibi düşünenlerin Bediüzzaman'dan rahatsızlık duymalarının sebebi buydu. Esasında onlar Bediüzzaman'ın cesedinden değil, eserlerinden ve fikirlerinden rahatsızlık duyuyorlardı ve belki de yine aynı rahatsızlık şimdi de devam ediyordur. Nihayetinde Bediüzzaman, eserleriyle ve fikirleriyle Türkiye'nin gündemi olmaya devam ediyor. Bu günlerde yine bir 'dünya savaşı' var ve insanlar ister istemez 'taraftar olmaya' zorlanıyor ya da meylediyor. Bediüzzaman'ın bu noktadaki ölçüsü de hayati öneme sahip. "Dördüncü Mesele"de şu ikaz vardır: "Fakat büyük dairenin câzibedarlığı cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti bıraktırıp lüzumsuz, mâlâyani ve âfâkî işlerle meşgul eder. Sermaye-i hayatını boş yerde imha