AB'den ağır soru

Türkiye'yi idare edenler her fırsatta Avrupa'nın ülkemize haksızlık yaptığını beyan ederler. Bu tespit bir yönüyle doğru da olsa, esas olarak idarecilerimizin hadiseleri yanlış yorumladıkları bellidir.Bilindiği üzere Avrupa Birliği'ne 'üye' olmak isteyen ülkeler, 'üyelik şartları'nı yerine getirmek durumundadırlar. Türkiye'yi idare edenler bunu yapmak yerine, bir bakıma 'üyelik şartlarını bize uydurun' demiş oluyor. Bu bakımdan, AB idarecilerinin tespitleri dikkat çekici. AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor, Ankara'daki temaslarının ardından AB Türkiye Delegasyonu'nda bir basın toplantısı düzenlemiş. AP'nin Türkiye raporu için izleme ziyaretinde bulunduğunu kaydeden Amor, idareciler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve gazetecilerle görüştüğünü açıklamış. Ziyaretinin katılım süreciyle ilgili çalışmalar yapma amacını taşıdığını kaydeden Amor, "Türkiye, her ne kadar katılım süreç dondurulmuş olsa da resmi anlamında aday ülke. Katılım sürecinin merkezinde demokrasi, insan hakları ve hukuku üstünlüğü konuları bulunuyor" tespitinde bulunmuş. (ANKA, 21 Aralık 2022) AP Türkiye Raportörü Amor'un dikkat çekici bir sorusu da şu: "AB olarak, Türkiye'nin özellikle tahıl koridoru ile ilgili olarak, bunun yanı sıra çatışmanın aşılması için siyasi anlamda rol oynaması ve iki taraf arasında bir anlamda arabuluculuk rolünü oynamasını her zaman dile getirdik. Türkiye'nin bu anlamda oynadığı siyasi rol ile katılım sürecinin, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün bir ilgisi yok. Neden bunu söylüyorum Çünkü kamuoyunda şöyle bir anlayış var: 'Yaptıklarımız, çalışmalarımız iyi, faydalı; dolayısıyla insan hakları konularına göz kapamak' gibi bir anlayış var. Çünkü AB'ye katılmak demek, bir toplum modeline katılmak demek. Türkiye'deki yetkililer, açıkça Rusya'nın saldırısını eleştirdiler; Donetsk, Luhansk'ın tanınmasını eleştirdiler ama buna rağmen acaba