Varlık kademeleri, ya da Metaverse imanımıza zarar verir mi

Hz. Ali şu gerçeği hangi bilgi ve iman düzeyiyle anlamış"Sen kendini küçücük bir cirim sanıyorsun ama, en büyük âlem sende mündemiç". En büyük âlem, yani kâinat. Arş dahil maddi ve manevi bütünüyle yaratılan.Geçen yazımızda değindik; insan yaratılanların tam merkezindeki bir çekirdek hükmünde. Kurân-ı Kerim "âlemlerin rabbi olan Allah" ayetiyle başlar. Âlem nedir Çoğulu akıllı varlık kipi olan "âlemîn" olduğu için, âlemler bazılarınca insan, cin ve melek olarak düşünülmüş. Çünkü akıl sahibi olanlar bunlar. Ama âlem'in, işaret anlamındaki alem'le de alakası var. O zaman diğerlerinden bağımsız küllî bir kavramla ifade edilen her varlık başlı başına bir âlem olmuş olur. Mesela karınca bir âlem, virüs bir âlem.Böyle olunca âlemler aynı zamanda varlık kategorileri anlamına da geliyor. Varoluş şartları, mekânları ve zamanları birbirinden farklı varlıklar Mesela meleklerin ve cinlerin yaşamakta oldukları zaman ve mekân bizimki ile aynı değil.Her gün yeni bir âlem keşfediliyor. Şimdilik biz bildiklerimizi söyleyelim:Bizde varlık alanları önce gayb ve şehadet diye ikiye ayırılır. Duyularımıza gelen ve duyu ötesi olan varlık alanları. Allah (cc) âlimul-ğaybi ve'ş-şehade. Buna fizik ve metafizik de diyebilirsiniz. En gerçek ve en tartışılmaz varlık ayırımı bu olsa gerek. Kadim Yunan'da yanlış bir şekilde buna Ay üstü, Ay altı âlem deniyordu.Ruhlar aleminden söz edilir. Ruhlar insanlar yaratılmazdan önce vardı. Hz. Âdem'in sulbundan alınanlar ruhlardı. Ama insanlardan bağımsız böyle bir ruhlar alemi söyleminin ikna edici delilleri yok. Her insan ruhuyla birlikte yaratılıyor diyenler daha tutarlı.Daha değişik düşünenler bir hayal âleminden söz ederler. Gözümüzü kapatıp tasavvur ettiğimiz her şey bu hayal dünyasını oluşturur, gerçeklikleri hayalden ibaret. Ne var ki, hayal dünyasında düşündüğümüz şeyler duyular dünyasında algıladıklarımızdan bağımsız da değil. Biz ancak görüp dokunduklarımızın suretlerini hayal edebiliriz.Sonra görüp dokunduğumuz ve ona göre hayal ettiğimiz suretler aleminin de üstünde akılla bildiğimiz başka bir varlık alanı mâ'kulat.. Külliler kavramlar âlemi. Mesela hayal aleminde güzel bir elma tasavvur ederiz. Oysa bu varlık düzeyinde bir kavram olarak güzelliğin kendisini düşünürüz, hatta ağacından ve meyvesinden bağımsız sadece elma kavramını düşünürüz. İman küfür, sevap günah kavramları da böyle. Bunların duyular âleminde yeri olmadığı için hayal âleminde de yok.Duyulardan başka duygular alemini de bir varlık alanı olarak görmek gerekir. Duygularımızla hissettiklerimizin sınırları çok net olmasa da farklı bir dünya oluşturdukları açık.Bir de misal âleminden söz edilir. Bir şeyin misali aynadaki görüntüsü gibi bir şey. Siz aynada kendinizi tam olarak görüyorsunuz, ama o siz değil. Hadisi şerifler mahşerde her şeyin özel bir misalde görüneceğini söyler. Namaz, oruç hatta ölüm. Bu âlemin var olduğunu söyleyenler böyle hadislere