Rızık, kader ve tevekkül ilişkisi

Resûlüllah'ın şu şerefli sözünü çok önemser ve her fırsatta etrafımdakilere ve özellikle de ticaret erbabına duyururum:"Cibril kalbime fısıldayarak dedi ki, hiç kimse kendisine ayrılan rızkı tastamam almadıkça ölmeyecektir. O halde Allah'a karşı saygılı takvalı olun, rızkınızı güzel yollarla arayın. Helal olanı alın haram olanı bırakın" (İbn Mâce).Rızkın ne olduğu konusunda kelam tarihimizde uzun felsefi tartışmalar vardır. Kısaca rızık bir canlının yararlandığı maddi ve manevi her türlü değerdir.Yukarıdaki hadis-i şeriften söz ettiğimiz bir yazıya şöyle bir açıklama talebi geldi:"Efendim, Resûlüllah'ın şöyle bir sözü daha vardır: "Allah'ım, fakirlikten rızkımın azalmasından zillete düşmekten, zulmetmekten zulme uğramaktan sana sığınırım" (Ebu Davud). Peki, bu iki hadisin arasını nasıl bulacağız"Birinci hadis rızık konusunda sonucun hiç değişmeyeceğine, ikincisi ise fakirliğin kötü bir şey olduğuna, dolayısıyla ondan kurtulmak için çaba göstermemiz gerektiğine işaret ediyor. O halde aralarında bir çelişki yok mu, denmek isteniyordu.Evet, her iki hadis de sahihtir ve aralarında bir çelişki de yoktur. Kader meselesini iyi anlarsak bunu da çok rahat anlayabiliriz. Açıklayalım:Birinci hadis bize kadere imanı, tevekkülü ve bir mümin olarak rızkımızı helalinden arama, dolayısıyla bilgi edinme görevimizi öğretiyor. Kader, olmuş ve olacak her şeyi Allah'ın ezelde bilmiş ve bildiğini de kaydetmiş olmasıdır. O'nun bildiği ve kaydettiği her şey öylece gerçekleşecektir. Bu gerçekleşmeye de kaza diyoruz. Bununla beraber Allah (cc) insana irade, yani seçebilme özgürlüğü vermiştir ama neyi seçeceğini de önceden bildiği için kulun seçimini de öylece kaydetmiştir. Kısaca O'nun kaydettiği şey yani insanın kaderi onun iradesinin sonucudur. Bu sonucun böylece yazılmış olması Allah'ın bilgisi itibariyle öncedir ama o bilgi de insanın seçimine bağlı olarak öyle olmuştur. İlim maluma tabidir. O halde insan için kader onu mecbur kılan cebrî bir dikte değildir. Bunun için de Resûlüllah (sa) "Allah'a karşı saygılı olun, rızkınızı güzel yollarla arayın. Helal olanı alın haram olanı bırakın" buyurmuştur. Demek ki, çalışıp rızkımızı helalinden aramak da görevimizdir, kaderimizi bu fiilimiz tayin edecektir. Eğer sizin elinizde hiçbir şey yoktur denecek olsaydı, ne yaparsanız yapın sonuç değişmez denirdi ki ancak o zaman bundan çalışmanıza gerek yoktur anlamı çıkarılabilirdi.Benzer soruyu soran bir sahabîye Resûlüllah Efendimiz şöyle buyurmuşlardı: "Çalışın, çünkü herkese kendisi için yaratılmış olana muvaffak olur" (Buharî). Bu da çalışırsanız kaderiniz de ona göre belirlenmiş olur demektir. Biz kaderimizin ne olduğunu bilemediğimizden sonucun lehimize olması için çalışmalıyız. Çalışma, çaba gösterme bizim irademiz dahilindedir ve bunu başarabilirsek ezelde bizim için iyi bir kaderin yazılmış olmasını sağlamış oluruz. Burada öncelik ve sonralık açısından bize çelişkili gibi görünen meseleyi, ancak zamanı hayalimizde ortadan