Sosyal Güvenlik Denetmenlerince yapılan açıklamalara göre 2023 yılında 20.411 kişinin kayıt dışı çalıştırıldığı, 85.433 kişinin de sahte sigortalı olarak bildirildiği tespit edilmiş.
Tespit edilen sahte işyeri, başka bir anlatımla paravan işyeri sayısı ise 1.533.
Gelinen noktada tespit edilen sahte sigortalı sayısının kayıt dışı çalışan sayısından 4 kat daha fazla olduğu dikkate alındığında, sahte işyerleri ile sahte sigortalıların SGK'nın en başta gelen sorunu olduğunu söylemek sanırım yanlış olmayacaktır.
Ayrıca her ne kadar kusurlu olsalar da sahte sigortalıların önemli bir kısmının mevcutta emekli aylığı alan kişiler olduğu ve sahte bildirim yapılan 3-5 ay veya birkaç yıla ait hizmetlerin iptali sonrası aldıkları aylıkları faiziyle birlikte ödeyecek olmaları nedeniyle bu vatandaşların çoluğuyla çocuğuyla birlikte yaşayacakları sorunları da göz ardı etmemek gerekir.
Bu bakımdan özellikle sahte işyerlerinin ve bu işleri organize eden kişilerin bir an evvel tespit edilmesi önemli. Aksi halde, tespit ne kadar geç yapılırsa SGK ve Hazinenin uğrayacağı zarar da vatandaşın iade etmesi gereken aylık miktarı da o kadar artacaktır. Ne var ki bu işyerlerini yöneten şebekelerle, çetelerle mücadelenin yalnızca sosyal güvenlik denetmenlerinin canını dişine takarak gösterdiği kişisel çabalarıyla sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı da ortadadır. Sahte işyeri sayısının mevcutta tespit edilenin çok daha üzerinde olabileceği de göz önünde bulundurulduğunda, eğer ki bu dolandırıcılara karşı kısa süre içinde etkin bir sonuç alınması isteniyorsa mücadeleye topyekûn girilmeli, SGK ve vergi müfettişleri hatta meslek mensupları da bu mücadelede yer almalıdır.
BAŞKA NELER YAPILABİLİRTahakkuk eden primlerini ödemeyip Kurumca gönderilen tebligatları almayan işyerlerini Kontrollü İşyeri olarak sisteme tanımlayıp, yıllar sonra denetime sevk etmekle bu işin sonunun gelmeyeceği ortada. Kaldı ki adamlar uyanık, e-Tebligat sonrası sisteme kaydolduklarında artık öyle ulaşmayan tebligat falan da kalmıyor. Haliyle tebliğ edilmemiş yazı da bulunmayınca işyerinin sahte olabileceği anca SGK'nın icra memuru kapıya dayandığında anlaşılabiliyor, o da yıllar geçtikten sonra ve binlerce icra dosyasından sorumlu olan icra memuru kapıya gelebilirse eğer. O zamana kadar da tabir caizse Atı Alan Üsküdar'ı geçmiş oluyor.
İşin aslı bu dolandırıcılarla mücadelede yeni yöntemler bulmak gerekiyor.
Muhtasar beyannameyle aylık prim ve hizmet belgesinin birleştirilme gerekçelerini hatırlayın. Sahteciliği ve kayıt dışılığı önlemek de iki belgenin birleştirilme amaçlarından biriydi. Beyannamenin SGK tarafında bildirilen sigortalı sayısıyla, vergi tarafında beyan edilen matrahları karşılaştırıp, üç kuruş geliri olmayan işyeri onlarca sigortalı beyan ediyor ve prim borçlarını da ödemiyorsa, bu işyeri Kontrollü İşyeri olarak sisteme tanımlanıp, denetime sevk edilebilir mesela.
Veya prim borçlarını ödemeyen işyerlerinden bildirilen sigortalılara banka kanalıyla ücret ödemesi yapılıp yapılmadığı noktasında bankalarla veri alışverişi yapılarak 5 ve üzerinde sigortalı bildiren, ancak banka kanalıyla ücret ödemesi yapmamış işyerlerine de Kontrollü İşyeri kodu verilebilir.
Bu adamların kim olduklarını, ne yaptıklarını az çok en iyi bilen kişiler meslek mensupları. O açıdan meslek mensuplarıyla iş birliği yapılması da önemli. Yoksa, kamu görevlisi gibi çalışan meslek mensuplarıyla aynı safta mücadele etmek yerine, sahte sigortalı bildirimlerinde SGK'nın uğradığı zarardan meslek mensuplarını sorumlu tutmanın bu mücadeleye bir katkısı olmuyor gördüğünüz gibi.