Bazan kanatlanıp uçabilirsiniz

Kimi konserler vardır, salonda ve sahnede öyle bir hava eser ki yorumcular da dinleyiciler de şaha kalkar. Bu çok ender rastlanan olayın kahramanı da orkestranın şefidir. İşte geçen hafta Gürer Aykal'ın yönettiği BİFO ile Çaykovski'nin çok sık çalınmayan yapıtı "Francesca da Rimini: Dante"den esinli Senfonik Fantezi'yi dinlerken bu ortamı yaşadık. Şefin enerjisiyle orkestra kadar dinleyici de kanatlanıp uçtu. İlk yapıt Mussorgsky'nin "Çıplak Dağda Bir Gece" adlı senfonik şiiriydi. (Senfonik şiir, tasviri özellikler taşıyan tek bölümlü çalgısal orkestra yapıtıdır.) Mussorgsky de ay ışığında adım adım o çıplak dağa tırmanışı betimler. Konserin solisti genç kemancı Valeriy Sokolov'u Prokofyev'in 2. keman konçertosunda dinledik. Yarınlarda onun adını çok duyacağız. Bu derinlikli konserin yorumcularını kutlamak için sahne arkasına gittiğimde maestro Aykal tebrikleri dimdik ayakta karşılıyordu. Sanki Çaykovski'nin enerjisi hâlâ bedeninde sürüp gidiyordu. Rastladığım orkestra üyeleri de mutluluk içindeydi. Başkemancı Pelin Halkacı'nın şefle anlaşması, her bir orkestra üyesinin canla başla çalması, topluluğun tek bir nefes içinde, kocaman senfonik şiiri notaların sessizliğinden salona taşıması, hepsi bir kere yaşanacak şeylerdi. BİFO artık nice başyapıtı, örneğin Gustav Mahler'in senfonilerini de çalmaya ve dünyanın ünlü sahnelerine çıkmaya hazır.

RÜYA TANER VE RENGİM GÖKMEN

Değerli şefimiz Rengim Gökmen yönetimindeki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Senfoni Orkestrası'nın konseri de birçok konuda çok etkileyiciydi. Konser Kıbrıslı besteci Ali Hoca'nın (1961) zengin orkestra renkleri içindeki Kıbrıs Kapriçyosu ile başladı. Solist Rüya Taner'i yıllar öncesinden, Albert Long Hall konserlerinde çaldığı günlerden tanıyorum. Şimdi daha da olgun bir piyanist olmuş. Mozart'ın 21. piyano konçertosundan sonra çaldığı iki bis parçasındaki ses dinamikleri harikaydı: