Ayşegül Sarıca'yı anıyoruz

Bu haftaki yazıma iki haberle başlamak istiyorum: Birincisi PEN Türkiye Yazarlar Derneği, 2024 Duygu Asena Roman Ödülü'nü Boğaziçi Üniversitesi'nin onurlu mücadelesine ve direnişine sundu. Boğaziçi'nin emekli bir öğretim üyesi olarak ben de onur duydum.

İkincisi, 10 Mart Pazar günü saat 20.00'de değerli piyanistimiz Ayşegül Sarıca'yı birinci ölüm yıldönümünde Kadıköy Süreyya Operası'nda anacağız. Sarıca çok ayrıcalıklı, kendine özgü bir kişilik taşıyan ve tuşların arkasını çok iyi okuyan bir piyanistti. Müziğe karşı her zaman dürüsttü. Bestecinin anlatmak istediğini, onun iç dünyası ile özdeşleşip yansıtırdı. O, muhteşem bir piyanist olduğu kadar yıllar boyu değerli bir eğitmen olarak da nice piyanist yetiştirmişti. 10 Mart'taki anma konserinin başında benim de bir konuşma yapmam uygun bulunmuş. Ardından Ayşegül Sarıca'nın öğrencileri ve dostları onun anısı için çalacaklar.

Gürer Aykal, Sarıca'nın yalnız bir piyanist değil, çok daha zengin boyutlara sahip olduğunu anlatıyor: "1963'ten 1968'e kadar CSO'da kemancı olarak çalıştığım yıllarda orkestramızı Prof. Lessing yönetiyordu. O yıllarda Ayşegül Sarıca bize düzenli olarak konser vermeye geliyordu. Konserlerinde özellikle yorumladığı Mozart konçertolarıyla başta şefimiz G.E. Lessing olmak üzere tüm orkestraya kendisini hayran bırakmıştı. Ben o günlerde Mozart Piyano Konçertolarının nasıl olması, nasıl yorumlanması gibi derin bilgileri Ayşegül Sarıca'dan öğrendim. İleri yıllarda birçok kez kendisiyle aynı sahnede olmanın onurunu yaşadım. Bugün hâlâ Mozart Konçertoları Ayşegül ablamdan öğrendiğim gibi yönetmekteyim."

AYLİN SEZER VE EMİR İLGEN'İ DİNLEMEK

Geçen hafta Cemal Reşit Rey Salonu'nda Türkiye-Hollanda ilişkilerinin 100. dostluk yılı münasebetiyle Conrad van Alphen yönetimindeki Sinfonie Rotterdam'dan Mozart ağırlıklı bir program dinledik. Solistlerden birisi piyanist Emir İlgen'di. Chopin'in mi minör piyano konçertosunu çaldı. Diğer solist soprano Aylin Sezer de pırıl pırıl sesiyle ve sahneye yakışan görünümüyle büyüleyiciydi.