Gürer Aykal, Mozart için "Benim peygamberim" der. Hatta "Mozart'ı babam kadar severim" dediğini de anımsarım. Bir şey daha söyler: "Mozart insanı hiç şaşırtmaz, oysa aynı dönemin bestecisi Haydn şaşırtabilir. Post Romantikler'de, örneğin Bruckner'de sazların rengi çok önemlidir. Onlar da bütün sazları görkemiyle kullanır. Oysa Mozart'ta sazların rengi hiç o kadar önemli değildir. Örneğin flüt yerine obua çaldırtabilirsin. Sazların kişiliği bugünkü kadar gelişmediği gibi, kompozisyonda da onlardan beklenen renkler çok büyük bir incelik gerektirmez."
Yine bir başka konuşmamızda: "Mozart, Beethoven ve Saygun. Onların büyük yapıtları filan değil, bilinmeyen yapıtlarını da her zaman yönetmek isterim" demişti. Çaykovski de Gürer Aykal'ın çok çaldırdığı bestecilerden birisidir. Şöyle der: "O nice çağdaşı gibi Wagner ve Brahms etkisinde değil, Mozart hayranlığıyla ve Fransız bestecilerinin etkisinde gelişmiştir. Tarihte onun kadar dinleyicisiyle barışık besteci çok azdır."
Bu kez de BİFO konserinde Mozart'ın sık çalınmayan yapıtlarını yönetti. Başkemancımız her zaman olduğu gibi Pelin Halkacı Akın'dı.
Güney Koreli piyanist Chloe Ji-Yeong Mun bestecinin K.482, No 22 sayılı piyano konçertosunun solistiydi; bis olarak da Mozart'ın Türk Marşı "Alla Turca"yı çaldı. Kimi piyanistin yaptığı gibi sulandırmadan, tam da notada yazdığı gibi seslendirdi. İlk kez dinlediğimiz bu piyanist yumuşak tuşesiyle, yorumuna hiçbir abartılı hareket eklemeden, tuşların derininden sakince sesleniyordu. 28 Numaralı Senfoni'den önce Mozart'tan iki marş dinledik. Mozart'ın bütün marşları bir serenat veya bir divertimentoya giriş olarak bestelenmiştir.
Bestecinin 28 Numaralı Senfoni'si ile son bulan konser, salondaki dinleyicilerin uzun alkışları kadar orkestra üyelerinin de şeflerine gösterdikleri tezahürat ile son buldu. Bu konser Kore Kültür Merkezi ve Kore Cumhuriyeti'nin desteği ile yapılmıştı.