Uzun yıllar önce maestro Gürer Aykal ile yaptığım bir söyleşide şöyle anlatıyordu:
"Ben konservatuvarın keman bölümünü bitirmiştim. Ama keman bana yetmiyordu. Orkestra sesini duymak istiyordum. Onun için kompozisyon okudum. Onun için Ahmed Adnan Saygun'a (1907- 1991) gitmem, onun öğrencisi olmayı istemem hayatımda yaptığım en cesaretli harekettir. Saygun ile armoni, kontrpuan, füg ve orkestrasyon çalıştım. Artık partisyona bakışım değişmişti. Şimdi de hemen her konser mevsiminde Saygun'un bir veya iki yapıtını yönetmeyi bir borç bilirim. Ben hocamın hakkını ödeyemem."
Maestro Aykal bu yıl 6 Kasım'da BİFO eşliğinde ve çellist Marc Coppey'in solistliğinde bestecinin son dönem çalışmalarından op.74 Viyolonsel Konçertosu'nu ve Manastır Türküsü'nü yönetmişti. Önümüzdeki cuma günü de İDSO DenizBank Konserleri kapsamında "Öğretmenler Günü Konseri"ni yönetecek. AKM Opera Salonu'ndaki etkinlik Ali Darmar'ın Metamorfoz isimli yapıtıyla başlıyor. Ünlü çellist Maximillian Hornung, Dvorak'ın Viyolonsel Konçertosu'nu çalacak. İkinci yarıda yine Gürer Aykal'ın hocası Ahmed Adnan Saygun'un bu kez daha gençlik ürünü olan bir yapıtını, op.39 Senfonisi seslendirilecek.
Saygun, benim uzun yıllar hazırlayıp sunduğum televizyon programlarıma katılmayı reddetmişti. "Ben müziğimi anlatacağım da ne olacak Beni merak edenler zamanla, dinledikçe anlayacaklar" diyordu. Bir süre sonra onunla gecikmeli bir İstanbul-Ankara uçak yolculuğu yaptık. Türk Tarih Kurumu'nda bir konferans vermeye gidiyordu. "Kimseler gelmez, gelen olsa da ne kadarını dinler ki" diyordu. O zamanlar uçaklarda içki içiliyordu. Rötar uzadıkça Adnan Bey ile sohbete başladık. Viskinin de yardımıyla eskilerden, yenilerden konuştuk. Ama ben, yanımda teyp taşımayı bırakın, kalem kâğıt bile taşımayan bir yazardım. Üstelik olsa da hocanın bu samimiyetini "kötü niyetle" kullanamazdım. Bana "Ses ve Tel Birliği"nin kuruluşunu anlattı. Akşamüstü ben de Saygun'un konferansına gittim. Ne yazık ki dediği gibi salon dolu değildi. Musiki Muallim Mektebi mensupları, Türk Tarih Kurumu üyeleri, 60 yaşın üstünde bir topluluk dinliyordu onu. Oysa Saygun'un gençlere seslenecek ne çok sözü vardı!
NİLÜFER SAYGUN: Bestecinin ölümünden bir yıl sonra Macar asıllı eşi Nilüfer Hanım ile bir söyleşi yapmıştım. Saygun'un bir yıl içinde unutulmasından yakınıyordu. "Annesi 36 yaşında, Adnan çok küçükken ölmüş. Babası matematik öğretmeniymiş. İzmir'de

3