İlişkiyi nefessiz bırakan şey çoğu zaman sevgisizlik değil, güvensizliktir. Sevmek ve sevgiye boğmak arasındaki ince çizgiyi fark etmek, ilişkiyi büyütmek için gereklidir. Gerçek sevgi, gitmesine izin verdiğinde bile kalmayı seçen kalptedir. Alan açmak, uzaklaşmak değil; birbirini özgürce sevebilmektir
Önce şu temel soruyla başlayalım: Sevgi nedir Kulağa çok felsefik bir soru gibi gelse de aslında cevabı çok basit: Sevgi, birine değer vermek, onunla zaman geçirmek istemek, onu düşünmek, onu korumak, onun yanında olmak istemektir. Sevgi, kişisel özgürlüğe alan tanır. Zorla gelen bir şey sevgi değil, mecburiyettir. Sevgi şu değildir:
Sürekli hesap sormak,
Nereye gittiğini, kiminle konuştuğunu kontrol etmek,
Mesajına saniyesinde cevap beklemek,
"Ben böyleyim, seni sevdiğim için yapıyorum" bahanesiyle karşı tarafı baskılamak...
ALAN AÇMAK NE DEMEK
İlişkide 'alan açmak' demek, sevgiliye nefes alma payı bırakmaktır. Yani onun kendi hayatına, arkadaşlarına, hobilerine, yalnız kalma ihtiyacına saygı duymak demektir. Bu umursamamak değildir. Tam tersi, onun insan olduğunu, birey olduğunu, kendine ait bir hayatı olabileceğini kabul etmektir. Bir örnek verelim: Zeynep ve Ali iki senelik bir ilişki yaşıyor. Zeynep, Ali'yi çok seviyor. Ali'nin iş çıkışı arkadaşlarıyla halı saha yapması Zeynep'i rahatsız ediyor. "Beni sevmiyorsan söyle" diyor. Ali de zamanla ya arkadaşlarını bırakıyor ya da Zeynep'e yalan söylemeye başlıyor. Buradaki sorun ne Zeynep, Ali'yi seviyor, tamam. Ama alan bırakmıyor. Ali'ye, "Kendi hayatına da sahip çık" demiyor. Oysa Ali bir gün yalnız kalmak isteyebilir, arkadaşlarıyla bir şeyler paylaşmak isteyebilir. Bu, Zeynep'i sevmediği anlamına gelmez. İşte "alan açmak" bunu demektir.
İNSANI İNSAN GİBİ SEVEBİLMEK
Kendi içini tanıyan, başkasının içini de anlar. Kendi eksiklerini bilen, başkasının hatalarına daha şefkatli yaklaşır. Herkes hata yapar, önemli olan niyettir. Niyetinde kötülük yoksa, hata sevgiyle düzeltilir. Ama eğer niyetin altında kontrol ve sahiplenme tutkusu varsa, bu ilişkiyi boğar. Sevgi, sahip olmak değil; birlikte var olmaktır. Sahiplenmek korkudan gelir, paylaşmak güvenden. Paylaşabildiğin her şey seni hafifletir. Çünkü gerçek bağ, özgürlük içinde oluşur.
DUYGUSAL OLGUNLUK ŞART
Alan açmak sadece fiziksel değil, duygusal da bir meseledir. "Senin üzülme hakkın var" diyebilmektir. "Kendini kötü hissettiğinde yanında olurum ama seni düzeltmek zorunda değilim" diyebilmektir. Kimse kimsenin ruhunu tamir etmek zorunda değil ama yanında durabilir. Bu da en büyük sevgidir. Alan tanımak, karşı tarafı değiştirmeye çalışmamak demektir. Onu olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmektir. Kabul ettiğin zaman, dönüşüm zaten kendiliğinden gelir. Çünkü sevgiyle yaklaşılan her şey güzelleşir. Eleştiriyle yaklaşmak savunmayı getirir. Savunma ise mesafe oluşturur. Mesafeler çoğalınca ilişki soğur.
Soğuyan ilişki ise dışardan gelen sıcak bir temasta yanabilir. Bu yüzden ilişkini korumak istiyorsan, içinde sevgiyle alan bırak.
SAYGI DİLİYLE KONUŞMALI
Alan, karşı tarafa duyulan saygının göstergesidir, sadece birbirini değil hayatı da büyütür. Saygı olmadan sevgi bir yere kadar gider. Uzun ömürlü ilişkiler sadece sevgiyle değil, saygıyla da ayakta kalır. Saygı varsa, sınırlar korunur. Sınırlar varsa, insanlar özgürce kendini ifade eder. Kendini ifade eden insan kendini güvende hisseder. Güvende hisseden insan daha çok bağlanır. Bilir ki, orası onun evi gibi. Evin gibi hissettiren ilişkiler kolay kolay yıkılmaz. Ama orası bir sorgu odasına dönerse, kimse uzun kalamaz. O yüzden sevgiyi sorguya çevirmeden, sıcak tut. Alan tanımayı birlikte büyümenin bir parçası olarak gör.
İLİŞKİ, YAN YANA KALMAYI BİLMEKLE YAŞAR
Alan açmak, hem senin hem onun insan kalmasına izin vermektir. Sevdiğini insan gibi görmek, onu putlaştırmamak, tanrılaştırmamak demektir. Çünkü sevgi, yük değil, yoldaşlıktır. Bu yoldaşlığı sürdürebilmek için bazen susmak, bazen gülmek, bazen geri çekilmek ama hep yanında kalmak gerekir. İlişki, tek bir kalbin çırpınışıyla değil, iki kalbin dengeli ritmiyle yaşar. O ritmi bozmazsan, o sevgi uzun yıllar sürer. Ve unutma: Her sağlıklı ilişki, iki ayrı insanın, birbirinin içinde kaybolmadan yan yana durabilmesidir.
YA UZAKLAŞIRSA...
Alan açınca ya uzaklaşırsa Bu soru çok sorulur. Korkma. Eğer ilişkinin temeli sağlamsa, alan açmak sizi ayırmaz; tam tersi yakınlaştırır. Çünkü herkesin içinde bir 'ben' vardır. O 'ben' yok sayıldıkça, ilişki nefes alamaz. Birbirinize alan açtıkça o özlem, o merak, o bağ daha da kuvvetlenir. Sevmek yetmez, bırakmayı da bilmek gerek. Sevmek, yanında olmak kadar, gitmesine izin vermeyi de bilmektir. Sevdiğin kişi mutluysa, uzakta da olsa seni sevmeye devam eder. Ama boğuluyorsa, yanındayken bile senden uzaklaşır.
İlişkilerde esas mesele "nasıl sevdiğimizdir." Boğarak mı, besleyerek mi İlişkilerde her şey aynı kalmaz, zamanla değişir, dönüşür, bazen büyür, bazen küçülür ama esas olan birlikte gelişmektir. Sevmek sadece yan yana yürümek değil, ayrı yollarda yürürken bile birbirinin varlığını bilmek, hissetmektir. Alan açmak, "git" demek değildir; "kalırsan kendi isteğinle kal" demektir. Kimse kafeste sevgi hissetmez. Hissederse de o artık sevgi değil, alışkanlıktır. Alışkanlıklar bazen sevginin önüne geçer ve sen zannedersin ki hâlâ seviyorum... Ama aslında sadece alışmışsındır. Gerçek sevgi alışkanlığa değil, özgürlüğe dayanır. Özgür bıraktığın insan dönüp seni seçiyorsa, işte o zaman gerçekten sevilmişsindir. Her şeyi birlikte yapmak zorunda değilsiniz. Herkesin kendine ait bir dünyası olmalı. Bu dünya ne kadar zengin olursa, ilişki o kadar nefes alır. Sürekli bir arada olmak, paylaşmak değildir; paylaşmak bazen uzaktan da olur.
SEVGİ, BASKIYLA BÜYÜMEZ
Alan tanımak, karşı tarafı yalnız bırakmak değil; onun kendini gerçekleştirmesine fırsat tanımaktır. Bir insanın kendini gerçekleştirmesine izin verirsen, seninle olan bağı da daha sağlam olur. Çünkü seni bir zorunluluk değil, bir seçim olarak görür. Her seçim, sevginin sağlam bir göstergesidir. Sevgi zorla güzelleşmez, baskıyla büyümez. Ne kadar zorlarsan, o kadar uzaklaşır.
Ne kadar izin verirsen, o kadar yaklaşır. Korkma, alan açmak sevdiklerini kaybetmek değil, onları gerçekten anlamaktır. Anlamak ise dinlemeyi gerektirir, yargılamadan, kesmeden, suçlamadan dinlemeyi. Dinlemek bir lütuftur. Çünkü her insan duyulmak ister. Duyulmayan insan zamanla içe kapanır, sonra sessizce gitmeye başlar.
Sessiz gidişler en çok can yakanlardır çünkü ne zaman başladığını anlayamazsın. Bu yüzden dinle, anlamaya çalış, empati kur, kendini onun yerine koy. "Ben olsaydım ne hissederdim" sorusu çoğu ilişkiyi kurtarır.
SEVGİ BAZEN BİR ADIM GERİ ÇEKİLMEKTİR
Birbirinizi boğmadan da sevebilirsiniz. Sevgi sürekli üstüne gitmek değildir, bazen sadece yanında sessizce durmaktır. İnsan kendine ait bir alan hissettiğinde büyür. Gelişir, güçlenir ve ilişkiye daha çok katkı sağlar. Kendini geliştiren biri, sevgisini de geliştirir. Aynı kalan, donmuş ilişkilerde sevgi zamanla yıpranır. Bu yüzden ilişkinin akmasına izin ver. Kontrol etmeye çalıştıkça elinden kaçar. Gevşettikçe güçlenir. Güven, ilişkinin en temel taşıdır. Güven olmadan ne alan olur, ne yakınlık. Şüpheyle sevgi aynı kalpte barınamaz. Kalbinde neyi beslersen o büyür. Güveni beslersen huzur büyür, şüpheyi beslersen yorgunluk artar. Yorulan kalpler bir noktada pes eder. Kimse durmadan sınanmak istemez. Her gün yeniden ispat istemek, sevgiyi tüketir. Sevgi kendini tekrar tekrar anlatmak zorunda kalınca kırılır. O yüzden güvenmeyi öğrenmek, sevmeyi öğrenmekle eşdeğerdir. Güven demek, "Gözüm arkada kalmasın" diyebilmektir. Bunu diyebilmek için önce kendinle barış içinde olman gerekir.