Her şey bitti sanırsın; konuşmalar, planlar, hatta numaralar bile silinir. Ama biri hâlâ içindedir. Çünkü bazı ilişkiler kalpte değil, enerjide yaşar. Bitmeyen duygular, bedende ve ruhta görünmez bir bağ olarak varlığını sürdürür. Bu bağı koparmanın yolu unutmak değil, anlamaktır, kendine dönmek, kendi enerjini geri çağırmaktır
Bir ilişkiden çıkarsın ama enerjisinden çıkamazsın. Her şey bitmiştir, konuşmalar, planlar, hatta belki numaralar bile silinmiştir ama biri vardır içerde hâlâ. Sabah uyandığında ilk o gelir aklına, gece yattığında en son o geçer zihninden. Gözün telefona kayar, belki bir bildirim, bir paylaşım, bir ipucu ararsın. "Acaba o da beni düşünüyor mu" sorusunu artık sormazsın belki ama o sorunun yankısı hala kalbinde dolaşır. İşte bu noktada ilişkiden değil, enerji bağından bahsediyoruz. Çünkü bazı ilişkiler bitse bile, aradaki enerji bağı uzun süre kopmaz. Hatta bazen yıllar geçer, kişi gider, şehir değişir, hayat değişir ama bağ bir şekilde orada kalır. Görünmez bir ip gibi iki insanı birbirine bağlar. Birine duygusal yatırım yaptığında, sadece kalbinle değil, enerjinle de bağlanırsın. Yani birine sevgi, öfke, beklenti ya da umut verdiğinde, kendinden bir parça bırakmış olursun. Bu parça, karşı tarafla aranda görünmez bir enerji hattı oluşturur. Bu hattın adı bağdır. Ve bu bağ, bazen öyle güçlü olur ki, ilişki bitse bile kopmaz. Birçok insan bana gelir, "Hocam bitirdim ama içim hâlâ onunla dolu" der. "Artık görüşmüyoruz, ama onu hissediyorum." İşte bu hissin adı enerjik bağdır. Çünkü duygular sadece bir anda yaşanıp bitmez. Beyin, kalp, beden ve enerji alanı arasında sürekli bir alışveriş vardır. Bu yüzden ilişki bittiğinde sadece 'beyinsel' olarak bitirmek yetmez. Kalbin, bedenin, ruhun da bunu anlamalı, kabul etmeli, serbest bırakmalıdır.
BİR GÜNDE KOPAMAZSINIZ
Enerji bağının kopması, bir günde olmaz. Bu bir süreçtir. Önce kabullenme gelir, sonra farkındalık, sonra vedalaşma. Vedalaşma duygusal bir törendir. İçinde bir teşekkür, bir yas, bir serbest bırakma vardır. "Sana yaşattıkların için değil, bana öğrettiklerin için teşekkür ederim" diyebilmek, bağı sevgiyle çözmek demektir. Çünkü nefretle koparılan bağ, başka bir biçimde enerjide kalır. Ama sevgiyle bırakılan bağ, kendiliğinden çözülür.
Bir ilişki bittikten sonra kendine dönmek, enerjini yeniden toplamak gerekir. İnsan birine çok enerji verdiğinde, kendi alanı zayıflar. O yüzden ayrılıktan sonra yorgunluk, halsizlik, odaklanma sorunları yaşanır. Bunlar sadece duygusal değil, enerjik yorgunluk belirtileridir.
ÇOCUKLUK DÖNEMİ ETKİLİ
Bazı bağlar çok derindir psikolojik açıdan baktığımızda bu, genellikle çocuklukta yarım kalmış bir ihtiyacın yetişkinlikte yeniden sahneye konmasıdır. Yani kişi aslında eski bir duygusal yarasını o ilişki üzerinden tamir etmeye çalışmıştır. Bu yüzden o kişiden kopamaz; çünkü o kişi, bilinçaltında bir yarayı temsil etmektedir. Enerji bağını koparmak bu noktada sadece kişiden değil, o yaradan özgürleşmek anlamına gelir.
İyileşme, unutmakla değil, anlam vermekle olur. Bir bağın bitmesi, bir dönemin kapanmasıdır. O bağın sana ne öğrettiğini anladığında, enerjin serbest kalır. Çünkü artık o hikayeye tutunman gerekmez. Artık seni taşıyan duyguların ağırlığını bırakırsın. Bu da özgürleşmektir. Enerji bağı koptuğunda, kişi artık geçmişi hatırladığında kalbi sıkışmaz. Sadece bir anı gibi gelir. Ne öfke ne özlem kalır. Bu, "bitirmek" değil, "tamamlamak" halidir. Bitirmek, bir şeyi kapatmak; tamamlamak ise bir şeyi anlamak demektir. Bir ilişki bittiğinde tamamlanmamış duygular varsa, enerji bağı orada kalır. Ama tamamlandığında, her şey doğal akışına kavuşur.
BİTMEYEN DUYGULAR ORTAYA ÇIKIYOR
Enerji bağını anlamak için önce duygusal bağların nasıl kurulduğunu bilmek gerekir. İnsan ilişkilerinde bağ, genellikle iki temel mekanizmayla oluşur: bağlanma ve yansıtma. Bağlanma, çocuklukta öğrendiğimiz bir mekanizmadır. Birine yakınlık kurduğumuzda, beynimiz dopamin ve oksitosin salgılar. Bu, bizi huzurlu ve güvende hissettirir. O kişiyle bir tür duygusal köprü kurarız. Zamanla bu köprü, alışkanlık haline gelir. O kişi olmadan dağınık, yönsüz, boş hissederiz. Yansıtma ise daha derindir. Bazen birine sadece o kişi olduğu için değil, bizde eksik olan parçayı temsil ettiği için bağlanırız. Mesela biri gelir, bizi anlar, korur, güvende hissettirir. Aslında o kişiye değil, o kişinin bizde uyandırdığı duygulara bağlanırız. Bu yüzden ilişki bitse de o duyguların bağı kopmaz. Çünkü o kişi bizim iç dünyamızda bir temsile dönüşmüştür.

4